Osman Bey’in Oğlu Orhan Bey’e Vasiyeti

Osmanlı Tarihi

Osmanlı Devleti’nin kurucusu Osman Gazi’nin oğlu Orhan Gazi’ye vasiyeti.

Vefâtı yaklaştığında Osman Gâzi, eliyle işâret ederek Orhan Gâzi’yi yanına oturttu. Etrafındakilere onu yerine tâyin ettiğini bildirdi. Evlâtlarına ve kumandanlarına, ona itaat ve bey’at etmelerini emretti. Ardından Orhan Gâzi’ye, Osmanlı Devleti’nin temel harcı mâhiyetindeki şu vasiyet ile son îkazlarını yaptı:

“Oğul! Biricik vasiyetim şudur ki, Allah buyruğundan başka bir iş işleme! Bilmediğini ehlinden sorup öğren! İyice öğrenmediğin bir şeyi yapmaya kalkışma! Askerlerine ikram ve ihsânını eksik eyleme! Bil ki insan, ihsânın kölesidir.

Oğul! Dîn işlerini her şeyden öne al! Çünkü bir farzın yerine getirilmesini sağlamak, dîn ve devletin güçlenmesine sebep olur! Bunun için ulemâya hürmette ve onların hakkına riâyette kusur etme ki, dîn işleri düzgün yürüsün!

Nerede bir ilim ehli duyarsan, ona rağbet et; ikbâl ve yumuşaklık göster! Ancak dînî gayreti olmayanları, sefih hayat yaşayanları ve tecrübe edilmeyen kimseleri, sakın devlet işine yaklaştırma! Zîrâ Yaratan’ından korkmayan, yaratılanlara merhamet etmez!

Zulüm ve bid’atlerden son derece uzak dur ki, seni yıkılışa sürüklemesin!..

Bil ki bizim mesleğimiz, Allah yolunda gayrettir ve maksadımız da O’nun dînini yaymaktır.

Bizim dâvâmız, kuru bir kavga ve cihangirlik dâvâsı değil, «i’lâ-yı kelimetullah»tır, yâni Allâh’ın dînini yüceltmektir. Allah yolunda can ve mal ile gayreti terk etmeyerek rûhumu şâd eyle!..

Oğul! Benim hânedânımdan her kim doğru yoldan ve adâletten ayrılırsa, mahşer günü Peygamberimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in şefaatinden mahrum kalsın!..

Oğul! Allah rızâsı için devlet hizmetlerinde ömrünü tüketen sâdık adamlarına dâimâ vefâkâr ol! Onları gözet! Vefatlarından sonra da onların âilelerini koru!

Devlete mânen güç veren fazîlet sâhibi sâlih âlimlere hürmet, ikram ve ihsanda bulun. Diğer bir ülkede olgun bir âlimin, bir ârifin, bir velînin bulunduğunu duyarsan, onu nezâket ve tâzimle memleketine dâvet et! Dîn ve devlet işleri, onların bereket ve himmetleri ile istikâmetlensin!

Sakın orduna ve zenginliğine mağrur olma! Benim şu hâlimden ibret al ki, şu anda güçsüz bir karınca gibiyim. Hiç lâyık olmadan, Allah -celle celâlühû-’nun birçok lutuflarına mazhar oldum!..

Sen de benim yolumdan yürü! Allâh’ın ve kullarının hakkını gözet! Beytülmâl’deki gelirin ile kanaat et! Devletin zarûrî ihtiyaçlarının dışında sarfiyatta bulunma! Senden sonra gelecek nesil, seni kendilerine örnek alsın! Zulme meydan verme! Dâimâ adâlet ve insaf üzere ol! Her türlü işinde Allâh’a sığın, O’ndan yardım iste ve O’na ilticâ et!”

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 2, Erkam Yayınları