Nefis, Şeytan ve Cin Arasında Ne Tür Bir İrtibât Vardır?

Tasavvuf

Nefis, şeytan ve cin arasında ne tür bir irtibât vardır? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Nefis, insanın özbenliği ve kötülüğe çağıran tarafıdır. Bir başka ifâdeyle insânî ruh bedene girip dünyâ ve mâsivâ şâibesiyle kirlendikten sonra nefs adını alır. Nefsin kötülüğe çağıran tarafının şeytânî bir özelliğinin bulunduğu mâlumdur. Nitekim hadîste buyrulmuştur: “Sizden hiç kimse yoktur ki ona, biri şeytandan diğeri melekten olmak üzere yanından ayrılmayan iki «karîn» vekil kılınmış olmasın!” Ahâb-ı kirâm sordular: “Size de mi ey Allah’ın Rasûlü!” O da: “Bana da! Ancak, Allah ona karşı bana yardım etti de o Müslüman oldu. Artık o bana hayırdan başka bir şey emretmiyor” buyurdu.[1]

Şeytan genelde insan, cin ve hayvanların azgın ve şerli olanlarına verilen isimdir.[2] Şeytan ve melek kelimeleri birbirinin zıddı olarak Kur’an’da tekil ve çoğul, toplam aynı sayıda; 88 defa geçmektedir.[3]

Cin tâifesine yakın gruptan iblîs ise o grubun şeytanı sayılır. Nitekim Kur’an, iblîsin Hz. Âdem’e secde emriyle sınandığında, kendini beğenme ve kıskançlık gibi duygularla bu emre uymaktan imtinâ ile imtihânı kaybettiğini uzun uzun anlatır.[4] Bu âyetlerde üzerinde durulan ve verilmek istenen mesaj, şeytânî duygular ile nefsânî temâyüllerin insan kalbi üzerindeki etkisini anlatmaktır.

İnsanoğlunun yaradılış sırrındaki hikmet kulluk; kulluğun ilk şartı îmândır. Îmânın merkezi ise kalbdir. İnsan kalbi îmân için korunaklı bir kale mesâbesindedir. Şeytan o kaleye girip ifsad etmeye çalışan azılı bir düşmandır. Nasıl kaleyi düşmandan korumak, kapılarını sağlamlaştırmak ve kale gediklerini kapatmakla mümkünse, aynı şekilde insanın îmân kalesi olan kalbinin korunması da şeytanın kalbe giriş yollarını iyi bilmek ve bu yolları tıkamakla olur.

Dipnotlar:

[1].       Müslim, Münâfıkûn, 69.

[2].       Isfahânî, el-Müfredât, s. 383.

[3].       el-Müfredât, s. 60; Lisânü’l-Arab, VI, 29. İblîs ve şeytan kelimeleri birbiriyle eş anlamlı olarak kullanılan iki Kur’ânî kavramdır. İblîs, ümidsiz olmak anlamına be-le-se kökündendir. İblîs, Allah’ın rahmetinden ümidini kesen demektir. Kur’an’da iblîs kelimesi 11 yerde geçmektedir. Allah’ın rahmetinden ümid kesen iblîsden Allah’a sığınmak Kur’ânî bir emirdir ve bu sığınma emri de büyük bir tevâfukla Kur’an’da 11 yerde geçmektedir.

[4].       el-Bakara, 2/34-37; el-A’râf, 7/11-22; el-Hicr,15/32-42; el-İsrâ, 17/61-66; el-Kehf, 18/50-51, Tâhâ, 20/116-123; Sâd, 38/74-83.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları