Namazın Ruhaniyeti

İbadet Hayatımız

Namazın ruhaniyeti, fazileti ve önemi nedir? Müslümanın namazı nasıl bir namaz olmalıdır? Efendimizin namazı nasıldı?

Namaz ibâdetini intizamlı bir şekilde edâ etmenin zarûretini ifade ettik. Ancak bu merhaleden sonra da şu muhasebe devam etmelidir:

NASIL BİR NAMAZ?

Âyet-i kerîmelerde ve hadîs-i şeriflerde;

  • Namazın kötülük ve fahşâdan alıkoyduğu,
  • Orucun takvâya vesile olan ve kötülükten koruyan bir kalkan olduğu bildirilmektedir.

Kendimizi muhasebe etmeliyiz:

Yıllarca îfâ ettiğimiz bu ibâdetler, bizim mâneviyat dünyamızda bu rûhânî tesirleri meydana getiriyor mu? Hâlimizde, hissiyâtımızda, ahlâkımızda ve muâmelâtımızda bir terakkî husûle geliyor mu?

Bu suallerin cevabı menfî ise, ibâdetlerimizin rûhâniyetine dikkat etmemiz gerektiği âşikârdır.

Evvelâ;

Bütün ibâdetlerimizi Allah Rasûlü’nün ibâdetlerine benzetmemiz zarûrîdir.

Efendimiz buyurur:

“Namazı benden gördüğünüz gibi kılın…” (Buhârî, Ezân, 18)

O’NUN NAMAZI NASILDI?

Abdullah bin Şıhhîr -radıyallâhu anh- Peygamber Efendimiz’in namazdaki huşûunu şöyle anlatmaktadır:

“Bir keresinde Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yanına gitmiştim. Namaz kılıyor ve ağlamaktan dolayı göğsünden, kaynayan kazan sesi gibi sesler geliyordu.” (Ebû Dâvûd, Salât, 156-157/904; Nesâî, Sehv, 18)

Peygamberimiz; farz namazların yanında, teheccüd, işrak, kuşluk, evvâbîn, hâcet, şükür, istihâre, husuf ve küsuf namazlarına büyük ehemmiyet verir, Cenâb-ı Hakk’a dâimâ secdelerle yaklaşırdı.

“Namaz gözümün nûru kılındı.” (Nesâî, Işretü’n-Nisâ, 10; Ahmed, III, 128, 199) buyururdu.

Fahr-i Kâinat -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz; namazda rükünlerin hakkını verir, alelacele bir namazı «hırsızlık» olarak tavsif ederdi.

Mevlânâ Hazretleri buyurur:

“Aklını başına al da namazdan yalnız zâhiren değil, mânen de istifâdeye bak! Tane toplayan bir kuş gibi, Allâh’ın azametinden habersiz bir şekilde sadece başını yere koyup kaldırma!.. Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in;

«İnsanların en fena hırsızı, namazından çalandır.» (Hâkim, Müstedrek, I. 353) beyânına kulak ver!..” (Mesnevî)

Rasûlullah Efendimiz, namazı düzgün kılmayan bir kişiye;

“Dön namazını yeniden kıl! Çünkü sen namaz kılmadın!” (Buhârî, Ezân, 95, 122, Eymân, 15, İsti’zân, 18; Müslim, Salât, 45) buyurarak, tâdîl-i erkâna riâyet edilmeden, yasak savarcasına kılınan namazların makbul olmadığını bildirmişti.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2024 Ay: Şubat, Sayı: 228