Namazın Müstehap Vakitleri

Namaz Vakitleri

Beş vakit namazı vaktin hangi kısmında kılmak daha faziletlidir? Namazın müstehap vakitleri ne zamandır?

Her vaktin namazı, kendisi için belirlenmiş olan vaktin hangi parçasında kılınırsa kılınsın, o namaz vaktinde eda edilmiş olur. Hz Peygamber şöyle buyurmuştur: “Amellerin en faziletlisi vaktinde kılınan namazdır.” [1] “Namazların ilk vaktinde Allah’ın rızası, son vaktinde ise affı vardır.” [2] Namaz vakitlerinden hangi kısmın müstehap veya daha faziletli olduğu Hz. Peygamber’in uygulaması ve tavsiyeleri ile belirlenmiştir. Buna göre;

1. Sabah namazını ortalık aydınlanınca kılmak (isfâr) müstehaptır. Bunun ölçüsü, açık havada atılan bir okun, düştüğü yeri, oku atanın görebileceği kadar gökyüzünün aydınlanmasıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Sabah namazını ortalık aydınlanınca kılın. Çünkü bunun ecri daha büyüktür.”[3] Sabah namazının geciktirilmesi cemaatin çoğalmasına sebep olur. Ancak, cemaata katılmadıkları takdirde kadınların sabah namazını ilk vaktinde kılmaları daha faziletlidir.

2. Öğle namazını yazın geciktirerek serinde kılmak (ibrâd) müstehaptır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Öğle namazını serinde kılın. Çünkü sıcaklığın şiddeti, Cehennemin hararetinin şiddetindendir.” [4] Kışın ise, öğleyi ilk vaktinde kılmak müstehaptır. Enes (r.a)’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber, şiddetli soğuk olunca öğle namazını acele kılar, yazın ise serinleyinceye kadar geciktirerek kılardı.” [5]

3. İkindi namazının farzını yaz-kış, güneşin göz kamaştırmayacak duruma gelmesinden önceki vakte kadar geciktirmek müstehaptır. İkindi namazından sonra nâfile namaz kılmak mekruh olduğu için, farz geciktirilmekle nâfile namaz kılmaya imkân sağlanmış olur.[6]

4. Akşam namazını her zaman ilk vaktinde, yani vakti girer girmez kılmak müstehaptır. Ezan ile kâmet arasında yalnız üç âyet okunacak kadar veya hafif bir oturuş ile ara verilir. Çünkü akşam namazını geciktirmek mekruh olup, bunda Yahudilere benzemek vardır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Akşam namazını yıldızların iç içe göründüğü zamana kadar geciktirmedikleri sürece, ümmetim hayır üzerindedir.” [7]

5. Yatsı namazını, gecenin ilk üçte birine kadar geciktirmek müstehaptır. Delil şu hadistir: “Eğer ümmetime sıkıntı vermeseydim, yatsı namazını gecenin üçte birine kadar geciktirmelerini emrederdim.” [8]

6. Vitir namazını, gece uyanacağına güvenen kimsenin, gecenin sonuna kadar geciktirmesi müstehaptır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Gecenin sonunda uyanamayacağından korkan kimse, vitir namazını, gecenin evvelinde kılsın. Gecenin sonunda kalkacağına güvenen kimse ise, vitri gecenin sonunda kılsın. Çünkü gece namazı, hem gece ve hem de gündüz meleklerinin hazır bulunduğu bir namazdır. Bu yüzden daha faziletlidir.” [9]

BEŞ VAKİT NAMAZI VAKTİN HANGİ KISMINDA KILMAK DAHA FAZİLETLİDİR?

Mâlikîlere göre, beş vakit namazın, her zaman ilk vakitlerinde kılınması daha faziletlidir. Namazın tek başına veya cemaatle kılınması, havanın sıcak veya soğuk olması hükmü değiştirmez. Delil şu hadistir: “Hz. Peygamber, en faziletli amelin hangisi olduğunu soran sahabiye; “Vaktinde veya vaktinin başlangıcında kılınan namazdır” buyurmuştur.[10]  İbn Ömer’den merfû olarak nakledilen bir hadiste de şöyle buyurulur: “Namazların ilk vaktinde Allah’ın rızası, son vaktinde ise affı vardır.” [11] Bununla birlikte Mâlikîlere göre de; cemaati beklemek veya sıcakta öğleyi serine bırakmak için geciktirmede bir sakınca bulunmaz.

Şâfilere göre, öğle namazı dışında bütün namazların ilk vaktinde kılınması ve sıcakta ise öğlenin serine bırakılması sünnettir.

Hanbelîlere göre, yatsı namazı dışındaki namazların ilk vaktinde kılınması daha faziletlidir. Ancak şiddetli sıcakta öğle namazı ve bulutlu zamanlarda da akşam namazı geciktirilir. Günümüzde namaz vakitleri takvimlerle ve saatle belirlendiği için, özellikle kuzey yarım kürede güneşin aylarca görülmediği kış döneminde bu ilke önemini kaybetmiştir. Yatsı namazının gecenin ilk üçte birine veya yarısına kadar geciktirilmesi daha faziletlidir.[12]

Dipnotlar:

[1] Müslim, Îmân, 140. [2] Tirmizî, Mevâkît, 13. [3] Tirmizî, Salât, 3; Nesâî, Mevâkît, 27; Dârimî, Salât, 21; A. İbn Hanbel, V, 429. [4] Buhârî, Mevâkît, 9, 10, Ezân, 18; Müslim, Mesâcid, 180, 181, 183, 184, 186; Ebû Dâvud, Salât, 4. [5] Buhârî, Cum’a, 17; Nesâî, Mevâkît, 4; Zeylâî, Nasbu’r-Râye, I, 244; İbnü’l-Hümâm, Fethu’l-Kadîr, I, 157. [6] İbnü’l-Hümâm, age, I, 158. [7] Ebû Dâvud, Salât, 6; İbn Mâce, Salât, 7; İbn Hanbel, Müsned, IV, 147, V, 417, 422; İbnü’l-Hümâm, age, I, 159 [8] Tirmizî, Mevâkît, 10; Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, II, 11; İbnu’l-Humâm, age, I, 159. [9] Müslim, Misafirîn, 162; İbn Mâce, İkâme, 121; A. İbn Hanbel, III, 348, 389 [10] Buhârî, Mevâkît, 5; Tevhid, 48, Cihad, 1, Edeb, 1; Müslim, İmân, 137-140; Ebû Dâvud, Salât, 9; Tirmizî, Mevâkît, 13 [11] Tirmizî, Mevâkît, 13. [12] İbn Âbidîn, age, I, 676; Şirâzî, Mühezzeb, I, 53; İbn Kudâme, Muğnî, I, 378, 385, 388; Zuhayli, age, I, 514, 515

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları