Nakşbendîlik’te Birçok Silsilenin Ortaya Çıkmasının Hikmeti Nedir?

Tasavvuf

Nakşbendîlik’te Hâlid Bağdâdî’ye kadar tek silsile geldiği hâlde ondan sonra birçok silsilenin ortaya çıkmasının hikmeti nedir?

Nakşbendîlik silsilesi Mevlânâ Hâlid Bağdâdî’ye kadar da tek silsile değildir. Gerek Orta Asya ve Hindistan’da, gerekse Anadolu ve Balkanlar’da Ahrâriyye, Hâcegân ve Müceddidiyye gibi adlarla anılır. Tarîkatlar şeyh ve pîrlerinin ictihâdlarıyla birtakım özellikler kazanmış ve yeni isimlerle anılan şubeler olarak faaliyet göstermişlerdir. Aynı durum diğer tarîkatlar için de söz konusudur.

Nakşbendîlik’in Hâlid Bağdâdî hazretlerinden sonra Osmanlı ülkesinin her yöresinde pek çok temsîlcilerinin bulunması ve medrese mensûblarınca da tasvip gören bir konuma ermesi, bağlılarının sayısını birdenbire artırmıştır. Hâlid Bağdâdî’nin yüzlerce halîfesini/vekîlini devletin her bölgesine göndermesi, tasavvuf ve tarîkatlarda yeni bir canlanma meydana getirmiştir. Yeniçeri ocağı ile birlikte Bektâşî tekkelerinin kapatılması ve oralara Hâlidî şeyhler tâyin edilmesi, tarîkatın etkinliğini artırmış; bu yüzden Hâlidî şeyhlerinin büyük bir kısmına izâfetle tekkeler açılmış ve şubeler kurulmuştur.

Vefât eden şeyhin yerine geçen halîfeler/vekîller, yeni yeni şubeler oluşturarak silsilede çoğalmalar meydana gelmiştir. İcâzet ve ehliyet şartları tamam olduktan sonra bunun mürîdânı kontrol açısından faydası vardır.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları