Naima Kimdir?

KİM KİMDİR?

Osmanlı’nın ilk resmî tarihçisi kabul edilen Naîmâ, Halep’te doğup sarayda görev almış, yazdığı eserlerle Osmanlı tarihine ışık tutmuştur. Peki, Naîmâ kimdir?

Naîmâ, Osmanlı’da yalnızca tarih yazan değil; olayları sorgulayan, yorumlayan ve kayda değer bir tarih felsefesi sunan ilk resmî tarihçiydi. Sarayda başlayan yükselişi, sürgünler ve felaketlerle kesintiye uğradı. Ancak ardında bıraktığı tarihî miras, onu bugüne taşıdı.

NAİMA KİMDİR?

1655 yılında Halep’te doğan Mustafa Efendi, tarih sahnesine “Naîmâ” mahlasıyla çıktı.

Naîmâ’nın babası, Halep eşrafından Mehmed Ağa olup, yeniçeri serdarlığı yapmış bir ailenin ferdiydi. Dedesi Küçük Ali Ağa ve babası, Halep'te tanınan ileri gelen kişiler arasındaydı.

İlk eğitimini Halep’te alan Naîmâ, Arapça ve Farsça öğrenerek iyi bir eğitim aldı. 1680'lerde İstanbul’a gelerek saraya intisap etti. Kısa sürede Dîvân-ı Hümâyun kâtipleri arasına girerek devlet kademelerinde hızla yükseldi.

İlk Resmî Osmanlı Vakanüvisi

Naîmâ, 1700’lü yılların başında Sadrazam Amcazâde Hüseyin Paşa tarafından ilk resmî Osmanlı vakanüvisi olarak atandı. Kendisine ait olmayan, ancak düzenleyip tamamladığı Şârihülmenârzâde Ahmed Efendi’nin müsveddeleri, onun en önemli eseri **“Tarih-i Naîmâ”**nın temelini oluşturdu.

Naîmâ, yalnızca olayları kronolojik sırayla aktarmakla kalmadı; aynı zamanda bu olaylara dair yaptığı yorumlar, renkli anlatımı, edebî üslubu ve toplumsal analizleriyle de dikkat çekti. Eserinin giriş kısmında İbn Haldûn ve Kâtib Çelebi gibi önemli düşünürlerin fikirlerine dayanan tarihçilik anlayışına yer verdi.

Saraydan Sürgüne: Nücûm Uğruna Hanya’ya

Osmanlı sarayında nücûm (astroloji) ile ilgilendiği bilinen Naîmâ, bu merakı yüzünden Sadrazam Çorlulu Ali Paşa’nın şüphesini çekerek Hanya’ya sürgün edildi. İstanbul’a gizlice dönünce hakkında ikinci bir sürgün kararı çıktı. Eşi Havvâ Hanım’ın Divan’a sunduğu yardım arzıyla affedildi, ancak İstanbul’a değil Bursa’ya yerleşmesine izin verildi.

Yangında Küller Oldu: Kitapları ve Müsveddeleri Yandı

Naîmâ’nın hayatının trajik dönemeçlerinden biri de evinde çıkan büyük bir yangın oldu. Bu yangında sadece şahsî eşyaları değil, kitapları ve el yazması tarih müsveddeleri de yok oldu. Bu nedenle bazı bölümler eksik kalmış, günümüze ulaşamamıştır.

Devletin En Yüksek Memuriyetlerinden Mezara

Dönemin en güçlü isimlerinden Damad Ali Paşa sayesinde yeniden devlet görevlerine getirilen Naîmâ, Anadolu muhasebeciliği, defter eminliği, başmuhasebecilik gibi yüksek rütbelerde görev yaptı. Ancak 1716 yılında Mora Seferi sırasında Balyabadra’da vefat etti. Mezarının, bölgedeki tek caminin avlusunda bulunduğu ifade edilmektedir.

Naîmâ’nın Eserine Dair

Naîmâ’nın “Ravzatü’l-Hüseyn fî hulâsati ahbâri’l-hâfikayn” adlı tarih eseri, Osmanlı tarihçiliğinde bir dönüm noktasıdır. 1574–1660 yıllarını kapsayan bu tarih, kronolojik olmasının yanı sıra olayların politik ve sosyolojik arka planına da ışık tutar. Eserde kullanılan kaynaklar arasında Kâtib Çelebi’nin Fezleke’si, Peçuylu İbrahim ve Nişancı Abdi Paşa gibi yazarların eserleri öne çıkar.

Kaynak: DİA'dan derlenmiştir.