Mimar Sinan'ı Mimar Sinan Yapan Şey

Abidevi Şahsiyetler

Osmanlı’nın mîmârîdeki dehâsı Koca Sinan, bütün muvaffakıyetlerine rağmen Hakk’ın huzûrunda kendisini âciz bir karınca olarak telâkkî ederdi. Çünkü o, tevâzûda da eşsiz bir üstattı.

Mîmar Sinan, Süleymâniye Câmisi’nin kıyâmete dek ayakta kalması için bütün gayretini sarf etmiş, bu yolda pek çok duâlar etmiş ve nihâyetinde Allâh’ın lutfu ile misli görülmemiş bir şâheser ortaya koymuştu. Lâkin sıra kendi türbesine gelince, onu mütevâzı bir imzâ gibi câmînin bir köşeciğine iliştirivermişti. Meşhur ve muhteşem âbidelerine rağmen hiç gurur ve kibre kapılmıyor, mühür ve imzâlarında kendisi için Ser-Mîmârân-ı Hâssa tâbirinin yanında “Mûr-i Nâtüvân” (güçsüz karınca) “el-Fakîrü’l-Hakîr” ifâdelerini kullanıyordu. Nitekim en büyük şâheseri olan Selimiye Câmisi’ni tamamladığında adının kitâbeye yazılması teklîfine:

“Ben kim oluyorum ki Allâh’ın evine ismimi koyayım!..” diye cevap vermesi, eserlerinin ihtişâmına denk bir mânevî derinliği de ortaya koyuyordu.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

MİMAR SİNAN’IN SÜLEYMANİYE HATIRALARI

https://www.islamveihsan.com/mimar-sinanin-suleymaniye-hatiralari.html