Ebu İdrîs el-Havlânî (r.a.) Kimdir?

KİM KİMDİR?

Kısaca İdrîs el-Havlânî (r.a.) kimdir? İdrîs el-Havlânî'nin (r.a.) naklettiği hadisi şerif...

Adı Âiz İbni Abdullah olan Ebû İdrîs, büyük tâbiîlerdendir. İmam Zührî kendisinden hadis rivâyet etmiştir. Rivayetleri Kütüb-i Sitte’de yer almıştır. Ebü’d-Derdâ hazretlerinden sonra “Şam yöresinin âlimi” olarak tanınmıştır.  Şam kadılığı yapmıştır.

630 yılı sonlarında Dımaşk köylerinden Havlân’da doğdu. Dımaşk’ın fethinden sonra oraya yerleşen yüzlerce sahâbîden birçoğu ile görüşerek onlardan feyiz aldı. Hz. Ömer, Ebü’d-Derdâ, Ebû Zer el-Gıfârî, Ebû Mûsâ el-Eş‘arî, Bilâl-i Habeşî, Ebû Hüreyre, Avf b. Mâlik, Ubâde b. Sâmit gibi sahâbîler kendilerinden hadis öğrendiği kimselerden birkaçıdır. Onun Muâz b. Cebel’den hadis işitip işitmediği konusu ise ihtilâflıdır. Kendisinden İbn Şihâb ez-Zührî, Mekhûl, Atâ el-Horasânî, Seleme b. Dînâr, Yûnus b. Meysere gibi âlimler hadis tahsil ettiler.

Ebû İdrîs, Muâviye’nin Şam kadısı sahâbî Fedâle b. Ubeyd öldükten sonra (53/673) onun yerine tayin edilmiş ve bu görevi, I. Yezîd (680-683) ve Abdülmelik b. Mervân (685-705) devirlerinde de devam etmiştir. Abdülmelik b. Mervân döneminde vâizlik görevinde de bulunmuş, fakat bir müddet sonra bu görevinden alındığı için sadece kadılık yapmıştır. Vâizliği daha çok sevdiğini söyler ve, “Beni zevkle yaptığım işten azlettiler, isteksiz olarak üstlendiğim görevde bıraktılar” diye yakınırdı. Dımaşk Mescidi’nde Kur’an öğrenimiyle meşgul olan muhtelif gruplar bir secde âyetine gelince Ebû İdrîs’i yanlarına davet ederler ve secde âyetini ona okutarak arkasında secde ederlerdi.

Güvenilir bir muhaddis, ilmi ile amel eden bir âlim, İslâm hukukunun inceliklerini bilen bir fakih ve kıraat ilmine vâkıf bir kişi olan Ebû İdrîs el- Hicrî 80 yılında Havlânî Dımaşk’ta vefat etmiştir.

Allah  ona rahmet eylesin.

Onun güzel iki sözü şöyledir: “İffetli olunuz. Erkekleri iffetli olmayan bir milletin kadınları iffetli olmaz”; “Bakıp da düşünen, görüp de hayret eden kimseden daha değerlidir.” (Diyanet Vakfı, İslam Ansiklopedisi)

İdrîs el-Havlânî'nin (r.a.) Naklettiği Hadisi Şerif

Ebû İdris el-Havlânî rahımehullah’dan şöyle dediği nakledilmiştir:

Dımaşk mescidine girmiştim. Bir de ne göreyim, güleç yüzlü bir delikanlı ve başına toplanmış bir grup insan. Bunlar bir konuda görüş ayrılığına düştüler mi hemen o delikanlıya başvuruyor ve fikrini kabulleniyorlardı. Bu gencin kim olduğunu sordum. “Bu Muâz İbni Cebel radıyallahu anh’tır” dediler.

Ertesi gün erkenden mescide koştum. Baktım ki o genç benden evvel gelmiş  namaz kılıyor. Namazını bitirinceye kadar bekledim sonra önüne geçerek selâm verdim ve:

- Allah’a yemin ederim ki ben seni seviyorum, dedim.

- Allah için mi seviyorsun? dedi.

- Evet Allah için, dedim. O yine:

- (Gerçekten )Allah için mi seviyorsun? dedi. Ben de:

- Evet,( gerçekten) Allah için seviyorum, dedim.

Bunun üzerine elbisemden tutarak beni kendisine doğru çekti ve şöyle dedi.

- Kutlarım seni. Zira ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Allah Teâlâ, “Sırf benim için birbirini seven, benim rızâm için toplanan, benim rızâm uğrunda birbirini ziyaret eden ve sadece benim rızâm için sadaka verip iyilik edenler, benim sevgimi hakederler” buyurmuştur.” (Muvatta’, Şa’r 16)

  • Hadisin Şerhi

Hz. Peygamber’in vâli, Kur’an muallimi ve komutan olarak görevlendirdiği büyük sahâbî Muâz İbni Cebel’i Dımaşk mescidinde, halkın rağbet halkası içinde gören ve tanıyan Ebû İdrîs’in duyduğu heyecan ve ona bir an önce kavuşmak,  sevgisini ve saygısını sunmak için gösterdiği tatlı telaş ne kadar hoş değil mi? Ne demişler: “Altının kıymetini sarraf bilir”.

Bu büyük tâbiî, yakaladığı büyük fırsatın heyecanı ile mescide er-kenden koşmuş, fakat sevdiği  büyük sahâbînin  kendisinden daha erken davranıp önceden geldiğini ve nâfile namaz kılmakta olduğunu görmüştür. Ona duyduğu saygıdan ötürü bir köşeye çekilerek namazını bitirmesini beklemiş ve sonra yine son derece edepli davranarak tam önüne geçmiş ve selâm verdikten sonra “Ben seni seviyorum” diye sevgisini arzetmiştir. Hz. Muâz’ın “Allah için mi seviyorsun?” diye tekrar tekrar sorması, sevgideki kalitenin ne olması gerektiğini gözler önüne sermektedir. Ebû İdrîs’teki sevgisinin, beklenen kaliteye sahip olduğunu tesbit edince de, ona büyük müjdeyi vermiştir. Allah için beslenen sevginin karşılığı, Allah tarafından  sevilmektir.

Bu sonucu, Hz. Peygamber, açıklamakta olduğumuz hadîs-i kudsî ile bildirmiştir. Demektir ki Allah rızâsına yönelik her duygu ve yapılan her iş, Allah’ın sevgisini kazanmakla sonuçlanmaktadır. Bu büyük bir mutluluktur. O halde mü’minler, sevgilerinde ve işlerinde “Allah için” olma özelliğini yakalamaya bakmalıdırlar.

  •  Hadisten Öğrendiklerimiz
  1. Sevdiği insana “Ben seni seviyorum” diye sevgisini bildirmek sünnettir.
  2. Allah için birilerini sevmenin ve ilişkilerini bu uğurda geliştirmenin mükâfatı, Allah’ın sevgisini kazanmaktır.
  3. Beşerî ilişkilerde ahlâkî kurallara uymak, olgunluktan kaynaklanır.

Kaynak: Riyazüs Salihin, Erkam Yayınları