Kime Benzemeye Çalışsam?

İbadet Hayatımız

Kime benziyoruz veya kime benzemeye çalışıyoruz? Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’ya Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ahlâkı sorulduğunda ne cevap veriyor?

“Hedefi olmayan gemiye hiçbir rüzgâr yardım edemez.” - Montaigne

Otobüs durağından ansızın gözüme takılan cümle, zihnimi harekete geçirdi:

“İşte yeni sen!”

Reklâm panosundaki resimde, büyük puntolarla yazılmış olan bu kelimeleri okuyan herkes gibi, ben de düşündüm:

“Bu ben miyim, değişmeli miyim, neden buradayım?”

Davet edildiğimiz şey, soru sormak değil; aksine bize çizilen yola teslim olarak son hızla ilerlememiz... Her taraftan ve her şekilde kendisine biçilen efsunlu kimliklerle kuşatılmış olan insan; şairin sorduğu gibi, “neyi kaybettiğini” nasıl hatırlayabilecektir?

Ne çok şey değişti…

Haftalar gün gibi, günler saat gibi akıp giderken, zaman değil aslında geçen; zamanın içinden geçen biziz... Zaman, kader değil mi?

Hangi modeli ördüğümüzü bilmiyorsak, bir önceki adımla sonraki adım birbirine nasıl uyum sağlayabilir?

“İnsanım ben!” Rastgele değilim ki, başıboş bırakılmadım.

“Bana filozofların değil, peygamberlerin haber verdiği Tanrı gerek!” diyerek haykıran ey hakîm!

Çünkü her biri kendi döneminin putlarını kıran birer devrimciydi, değil mi?

Nasıl Örnek Almalı?

Hazret-i Âişe -radıyallâhu anhâ-’ya Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in ahlâkı sorulduğunda, hayretle şöyle cevap verir:

“-Siz Kur’ân okumuyor musunuz? O’nun ahlâkı Kur’ân’dı.” (Müslim, Müsâfirûn, 139)

Bu kısa cevabın böylesine tesirli olmasının sırrı, hiç şüphesiz ilk cümlede gizli:

“Siz Kur’ân okumuyor musunuz?”

“Siz…”

Elbette biz Kur’ân okuyoruz; ona saygı ve hürmetimiz sonsuz... Fakat, Kur’ân okurken inanmış en üstün ve kurtulmuş kişiler olarak kendimizi konumlandırmaktayız.

“Düşünmüyor musunuz?” (Bkz. Yûnus, 3; Yâsîn, 68)

“İbret almıyor musunuz?” (Bkz. el-En’âm, 80; Hûd, 24) âyetlerini okuduğumuzda, aslında kendimizi muhatap kabul etmiyoruz. O âyetlerin, inanmayanları veya müşrik insanları ilgilendirdiğini varsaydığımız için, ifadelerin bizi sarsması mümkün olmuyor.

Okuyoruz, okutuyoruz ve ezberliyoruz, lâkin okuduklarımızla hâllenemiyoruz.

Kaynak: Sevilay Kösebalaban, Altınoluk Dergisi, Ekim-2022, Sayı:440