Kadının Mehrin Tamamına Hak Kazandığı Durumlar

Sorularla İslam

Kadının mehrin tamamına hak kazandığı durumlar nelerdir?

Kadın mücerred evlilik akdi ile mehir üzerinde hak sahibi olamaz. Cinsel temas, sahih halvet veya eşlerden birisinin ölümü kadını, mehir üzerinde hak sahibi kılar.

KADININ MEHRİN TAMAMINA HAK KAZANDIĞI 4 DURUM

1) Cinsel temas (zifaf):

Evlilikte ilk cinsel birleşme ile kadın mehrin tamamı üzerinde hak sahibi olur. Mehir peşin konuşulmuşsa bunu teslim alma hakkı doğar. Hatta bu durumda kadın mehri teslim almadıkça cinsel temastan kaçınma hakkına sahiptir. Mehir sonraki bir vadeye bağlanmışsa, vadesi gelmedikçe istenemez. Evlilikte cinsel temas veya sahih halvet sonucunda kadının mehrin tamamına hak kazanması şu âyete dayanır: “Bir eş yerine başka bir eş alırsanız, onlardan birine yükler dolusu mal vermiş olsanız bile, ondan bir şey geri almayın.”[1]

Burada evliliğin sahih veya fâsit olması sonucu değiştirmez. Hatta kadınla cinsel temasın hayız, nifas, ihram, oruç veya itikâf durumlarında olması da sonucu etkilemez. Çünkü koca cinsel temasla hakkını aldığı için, buna karşılık kadının da mehir üzerindeki hakkı kesinleşir. Mehir miktarı daha önce evlilik sırasında belirlenmemiş ise, ya sonradan karşılıklı rıza ile belirlenir ya da emsal mehir gerekir. Âyette şöyle buyurulur: “Birbirinize kaynaşıp başbaşa kalmışken ve onlar sizden kuvvetli bir ahit almışken, verdiğinizi nasıl geri alabilirsiniz.” [2] Bu âyetteki, “kaynaşıp başbaşa kalmak” anlamına gelen “ifdâ” cinsel temas olarak tefsir edilmiştir. İşte cinsel temasla bir hak halini alan mehir, artık ödenmedikçe veya hak sahibi olan kadın tarafından borçlu koca bu konuda ibrâ edilmedikçe düşmez.[3]

2) Sahih halvet (eşlerin başbaşa kalması):

Sahih bir nikâhla evli bulunan eşlerin, kimsenin görmediği ve istekleri dışında kimsenin giremeyeceği kapalı veya kapalı sayılan bir yerde yalnız olarak kalmalarına “sahih halvet” denir. Başbaşa kalmaya engel sayılan durumların da bulunmaması gerekir. Eşlerin yanında üçüncü bir kişinin bulunması, karı-kocada cinsel birleşmeye engel bir durumun olması, hastalık, küçüklük, ay hali, farz oruçlu olmak, farz veya nafile hac için ihramda bulunmak başba’şa kalsa bile eşler için cinsel temas engeli sayılan haller arasındadır.[4] Eşlerin bu engellerle birlikte başbaşa kalmasına ise “fâsit halvet” denir. Meselâ; düğünden önce trafik kazası geçiren nikâhlısının başında hizmet için hastanede kalan kadının bu başbaşa kalışı fasit halvet niteliğinde olup mehre hak kazandırmaz.

Sahih halvetin sonuçları şunlardır:

a) Bu halvetten sonra eşler boşanırsa kadın mehrin tamamına hak kazanır. Eğer mehrin miktarı konuşulmamışsa emsal mehir gerekir. Burada kadın evlenmeyi istediği bir erkekle, cinsel temas engeli olmayan bir ortamda başbaşa kaldığı için, daha sonra boşanma olunca kadının yeniden evlenmede, öceki şartlarla eş bulması güç olabilir. İşte bu eksikliğin mehirle giderilmesi hedeflemiş olmalıdır (bk. en-Nisâ, 4/21).

b) Yine bu şekilde boşanan kadın iddet bekler. İddet süresince nafaka ve halvetten en az altı ay sonra doğacak çocuğun nesebinin babaya bağlanması gibi haklardan yararlanır.[5]

3) Eşlerden birisinin ölümü:

Sahih evlilikte, cinsel temastan önce eşlerden birisinin ölümü durumunda, kadının önceden miktarı belirlenen mehrin tamamına hak kazandığı konusunda görüş birliği vardır. Çünkü ölümle nikâh akdi feshedilmiş olmaz, belki mali sonuçlarını doğrurarak sona erer. Mehir de bunlar arasındadır. Ancak vefat eden kadın olursa, mehri mirasçıları isteyebileceği için bunlar arasında kocası da vardır. Bu yüzden koca mehirden kendi miras payı olan dörtte bir veya ikide bir miktarı düşebilir.

Çoğunluk müctehitlere göre cinsel temastan önce eşlerden birisi ölür ve daha önce mehir miktarı belirlenmiş olmazsa kadın mehr-i misle hak kazanır. Delil Abdullah b. Mes’ud’un (ö.32/652) naklettiği şu hadistir. “Cinsel temastan önce kendisi veya kocası vefat eden kadın için daha önceden bir mehir konuşulmamışsa emsal mehir gerekir. Bunda ne aldatma ve ne de hile olmaz. Kadın iddet bekler, miras hakkına sahip olur.” Ashâb-ı kiramdan Ma’kıl İbn Sinan, İbn Mes’ud’a şöyle dedi: Hz. Peygamber Vâşık kızı Berva’ hakkında senin naklettiğin gibi hüküm vermişti.”[6]

4) Kadının kocasının evinde bir yıldan çok kalması:

Mâlikîlere göre, kocasının evinde cinsel temas olmaksızın en az bir yıl kalan kadın mehrin tamamına hak kazanır. Hanefî ve Hanbelilere göre ise bu süre içinde eşler herhangi bir tarihte yalnız başbaşa kalmışlarsa (sahih halvet) kadın mehre hak kazanır. Aksi durumda mehir gerekmez.[7]

Dipnotlar:

[1] Nisâ’, 4/20. [2] Nisâ’, 4/21. [3] bk. Kâsânî, age, II, 291 vd.; Şirâzî, el-Mühezzeb, II, 57 vd.; İbn Kudâme, el-Muğnî, VI, 716; Zühaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletüh, VII, 289. [4] İbn Abidîn, Reddü’l-Muhtâr, II, 465. [5] Zühaylî, age, VII, 292; Döndüren, Delilleriyle İslâm Hukuku, s. 287. Ş.İ.A. «Mehir» mad., IV, 110. [6] Ebû Dâvûd, Nikâh, 31; Nesâî, Talâk, 57; İbn Mâce, Nikâh, 18; Dârimî, Nikâh, 47. [7] Zühaylî age, VII, 292. bk. İbn Rüşd, age, II. 20.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları