İyi Bir İmam Hatip'te Bulunması Gereken Özellikler

NE NEDİR?

Nasıl iyi bir imam hatip olunur? Başarılı imam hatibin özellikleri nelerdir...

Hatibi amacına ulaştıracak nitelikler onun kişiliğine bağlıdır. Başarılı olabilmesi için aşağıdaki hususlara dikkat etmesi gerekir.

a. Az ve öz konuşmak: Hedef kitlenin dinleme isteği ve ihtiyacı gözetilerek konuşma yapılmalıdır. Özellikle dini hitabette vaaz, hutbe ve diğer dinî konuşmaların çok seyrek veya kısa aralıklarla yapılması doğru değildir. Dengeli bir konuşma aralığı planlamalı. Zaman içinde cemaatin isteklerinin ve ihtiyaçların oluşmasını beklemeli. Böylelikle dinleyicilerin verilen bilgileri benimsemesi temin edilmiş olur.

Konuşmalar, net, açık, anlaşılır, olmalı. Usandırıcı, yorucu, bıktırıcı olmamalıdır. Az ve öz konuşmalı. Dinleyicilerin hazır ve uygun olduğu anı bilmeli. Konular istekler ve ihtiyaçlara göre seçilmeli. Sınırlı ve süreli olmalı veya bu nitelikteki konuşmalar vaktinde başlanılıp, zamanında bitirilmelidir. Süresini aşan konuşmalar, dinleyicilerin dikkatini dağıttığı gibi, programlarında aksamasına sebep olur. Dolayısıyla faydalı ve verimli olmaz.

b. Seviyeye göre konuşmak: Dinleyicilerin bilgi, kültür ve idrak seviyesini göz önünde bulundurulmalıdır. Anlaşılmayan veya yanlış anlamalara sebep olabilecek beyanlardan sakınmak gerekir.

c. Dünya-Ahiret dengesini gözetmek: Konuşmalarda ümid ve tehdid, bir arada ve ölçülü olarak verilmelidir. Yalnız cennet ümidi veya sadece cehennem korkusundan bahsetmek doğru değildir. Birincisi kişileri taşkınlığa, diğeri ise ümitsizliğe sürükleyebilir. İtidali elden bırakmamak gerekir.

d. İnsana değer vermek: İnsana hizmet için öncelikle onun değerli bir varlık[1] olduğunu bilerek, ona saygıyla yaklaşmak gerekir. Toplumdaki insanlara hizmet götürebilmek, onların özelliklerini anlamayı ve bilmeyi gerektirir.

İnsanlar ile İslam arasına giren sun’i engeller kaldırılmalıdır. Burada Hz. Peygamber (sas)’in “Da’vet”  usûlünü bilmek ve uygulama gerekir. Çünkü o, bunu en güzel şekilde uygulamıştır. Bu özelliğini şöyle açıklamaktadır:

“Muhammed b. Abbad ile İbni Ebi Ömer rivayet ettiler. (Dediler ki): Bize Mervân (yani El-Fezâri) Yezid’den (ki bu zat İbnü Keysan’dır), o da Ebu Hazim’den, o da Ebû Hureyre’den naklen rivayet etti. Şöyle demiş:

-Yâ Resûlullah! Müşriklerin aleyhine dua et! Denildi.

“Ben lânetçi olarak gönderilmedim! Ben ancak ve ancak rahmet olarak gönderildim!”buyurdular.”[2]            

e. Şahısları doğrudan eleştirmemek: Hutbe veya va’z gibi dini konuşmalarda eleştiri olarak şahıslardan bahsedilmemeli ve isimleri de zikredilmemelidir. Suçluyu tenkid yerine, suç unsuru olan kötü fiil yerilmelidir.

f. Örf ve adetlere saygı göstermek: İmam, vaiz, hatip veya topluma hitap etmekle görevli bulunan diğer konuşmacılar, gelenek ve göreneklere saygılı olmalıdır. Unutulmamalıdır ki, bu açıdan toplumla ters düşmek, başarısızlığa sebep olabilir. Fakat toplumda bid’at olarak yerleşmiş olan örfler varsa, hatip hikâye anlatım yöntemiyle güzel örnekler vererek yanlış olanı izah etmeli ve cemaatini düzeltmeye gayretli olmalıdır.

g. İnandırıcı, ikna edici olmak: Hitâbet’in zirve yaptığı bir dönemde gönderilmeye başlanan İslam’ın emir ve yasakları şüphesiz en güzel bir üslup ve ikna yöntemi ile anlatılması gerekiyordu. Peygamber (sas) efendimiz; “وَاَنْذِرْ عَش۪يرَتَكَ الْاَقْرَب۪ينَۙ”Yakın akrabalarını (Allah’ın azabıyla) uyar.”[3] Ayetinin emrini yerine getirdi. Bu ilahi emir üzerine Safa Tepesi’ne çıkarak, orada toplanan akrabalarına yüksekçe bir taş üzerinden şöyle seslenmiştir:

“ - Kureyşliler! 

Ben size şu dağın eteğinde veya şu vâdide düşman atlıları var, size saldıracaklar desem, bana inanır mısınız? Beni tasdik eder misiniz?

-Onlar:

“-Evet, sana inanırız, çünkü şimdiye kadar yalanını duymadık”.

-Peygamber Efendimiz (sas):

“ - Öyleyse ben, şimdi size önünüzde şiddetli bir azap günü olacağını, Allah’a inanmayanların o büyük azaba uğrayacaklarını haber veriyorum. Sizi o çetin azaptan sakındırmak için gönderilmiş bulunuyorum.

Kureyşliler! Siz uykuya dalar gibi ölecek, uykudan uyanırcasına dirileceksiniz. Kabirden kalkarak, Allah’ın huzuruna varacaksınız. Dünyadaki bütün hareketlerin hesabını vereceksiniz. İyi işlerinizin mükâfatını, kötülüklerinizin de cezasını göreceksiniz. O mükâfat, ebedi cennet, ceza da daimî cehennemdir.”[4]

[1] Tin Suresi,

[2] Müslim, Sahih, Birr, 87

[3] Şu’arâ sûresi, 214. ayet

[4] Tecrid-i Sarih, IX, 244 v.d.