Hz. Ömer’in Müslüman Olmasında Etkili Olan Etkenler

Sahabiler

Hz. Ömer nasıl bir insandı? Hz. Ömer nasıl Müslüman olmuştur? Kısaca Hz. Ömer’in Müslüman oluşu ve Müslüman olmasında etkili olan etkenler.

Hz. Ömer, kuvvetli ve heybetli bir insandı. Müslümanlara eziyet eder ve şiddet gösterirdi. Hz. Ömer’in amcasının oğlunun oğlu ve kız kardeşi Fâtıma’nın kocası olan Saîd bin Zeyd (r.a) şöyle der:

“Vallâhi, Müslüman olmadan evvel Ömer’in, beni ve kız kardeşini, İslâm’a girdiğimiz için bağladığını görmüşümdür.” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 34, 35)

HZ. ÖMER’İN MÜSLÜMAN OLMASI

Allah Rasûlü (s.a.v), bir gün Dârü’l-Erkam’da:

“Allah’ım! İslâm’ı şu iki adamdan Sana sevgili olanı ile aziz kıl: Ebû Cehil ve Ömer ibnü’l-Hattab!” diyerek dua etmişlerdi. Meğer onların Allah’a en sevgili olanı Ömer imiş. (Tirmizî, Menâkıb, 17/3681; Taberânî, Evsat, I, 344; İbn Hişâm, I, 367)

Diğer bir rivâyete göre:

“Allah’ım! İslam’ı, Ömer ibnü’l-Hattab ile kuvvetlendir!” buyurmuşlardı. (İbn Mâce, Mukaddime, 11/105)

Hz. Ömer (r.a) belâğattan ve güzel sözden zevk alan bir zât idi. İslâm’a girişinde Kur’ân-ı Kerîm’in sihirli beyânlarının tesiri olduğu muhakkaktır.

Hz. Ömer’in İslâm’a girmesiyle Müslümanlar kuvvetlendi, Mescid-i Harâm’da müşriklerin taarruzuna uğramadan namaz kılmaya başladılar.

Müşrikler onunla yorulup bitkin düşünceye kadar kavga ettiler, dövüştüler. Daha sonra toplanıp sel gibi akarak Hz. Ömer’i öldürmek için evine doğru gitmeye başladılar. Amr bin Âs’ın babası olan Âs bin Vâil, onu himâyesine alarak müşrikleri dağıttı. (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 35)

Babası Müslüman olduğunda 5 yaşında olan Abdullah ibn-i Ömer (r.a) şöyle anlatır:

“Babam Müslüman olduğu zaman, «Kureyşlilerin en çok söz taşıyanı, en çok söz yayanı kimdir?» diye sordu. Kendisine:

«Cemil ibn-i Ma’meru’l-Cumahî’dir!» denildi.

Bunun üzerine, babam onun yanına gitti. Ben de babamın arkasından gittim. Babam ona:

«–Ey Cemil, biliyor musun? Ben Müslüman oldum, Muhammed’in dinine girdim!» der demez, vallahi Cemil ayağa kalkıverdi. Acelesinden ridâsını sürükleyerek, o önde, babam arkada, gittiler. Ben de babamı takip ettim. Mescid-i Haram’ın kapısına vardık. O esnâda, Kureyş müşriklerinin ileri gelenleri Kâbe’nin kapısı civarındaki toplantı yerinde bulunuyor­lardı.

Cemil, Kâbe’nin kapısında ayakta dikilerek avazının çıktığı kadar:

«–Ey Kureyş cemaati! Haberiniz olsun ki, Ömer ibnü’l-Hattâb dininden çıkmış, başka bir dine girmiştir!» diyerek bağırdı.

Babam ise:

«–O yalan söylüyor! Ben Müslüman oldum ve Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve rasûlü olduğuna şehadet ettim!» deyince, Kureyş müşrikleri babama saldırdılar. Güneş başlarının üzerinde yükselinceye kadar, babamla Kureyşliler çarpıştılar. Sonunda, babam yorulup oturdu. Müşrikler babamın başucuna dikildiler. Babam onlara:

«–Siz bana istediğinizi yapın! Allah’a yemin ederim ki biz üç yüz kişi olsaydık, ya biz yenilir, burayı size bırakırdık; ya da siz yenilir, burayı bize bırakırdınız!» diyordu.

Babam Ömer (r.a) ile Kureyş müşrikleri bu durumda bulundukları esnâda, üzerinde Yemen işi çizgili bir elbise ile nakışlı bir gömlek bulunan, Kureyşlilerden yaşlı bir adam gelip üzerlerine dikildi ve:

«–Nedir bu haliniz?» diye sordu. Saldırganlar:

«–Ömer dininden çıkmış, başka bir dine girmiş» dediler. Gelen adam onlara:

«–Bırakın onu kendi haline! Adam kendisi için bir iş (bir din) seçmişse, size ne oluyor? Ne istiyorsunuz siz ondan?! Adiyy ibn-i Kaʻb oğullarının size adamlarını böylece teslim edeceklerini (öldürteceklerini) mi sanırsınız?! Açılın, dağılın adamın başından! Ben onu himâyeme aldım!» dedi.

Vallahi, onlar babamın üzerinden, bir elbisenin bedenden çıkarılışı gibi sıyrılıp dağıldılar.

Medine’ye hicret ettikten sonra, babama:

«–Babacığım! Mekke’de Müslüman olduğun gün seninle çarpışan müşrikleri azarlayıp başından dağıtan adam kimdi?» diye sordum. Babam:

«–Yavrucuğum! O, Âs ibn-i Vâil es-Sehmî idi» dedi.”[1]

Hz. Ömer’in annesinin annesi Âs ibn-i Vâil’in mensup olduğu Sehmîlerden olduğu için, Âs ibn-i Vâil, Hz. Ömer’in dayısı sayılırdı. (İbn-i Esîr, Üsdü’l-gâbe, I, 151)

Abdullah bin Mesut (r.a) şöyle buyurur:

“Ömer Müslüman olduğu günden beri biz hep izzetli olduk (Müslümanlığımızı açıklayabildik, müşriklerin eziyetinden korkmadık).” (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 35)

“Ömer’in Müslüman olması bir fetih, hicreti bir yardım, halîfeliği de bir rahmet idi! Ömer, Müslüman oluncaya kadar Kâbe’nin yanında açıktan namaz kılamadık. O Müslüman olunca Kureyş müşrikleriyle mücâdele etti, onlar da bizi serbest bıraktılar. Böylece orada namaz kılabildik.” (Heysemî, IX, 62-63. Krş. İbn-i Sa’d, Tabakât, III, 270)

Dipnot:

[1] İbn-i Hişâm, Sîre, I, 373-374; Hâkim, Müstedrek, III, 85; İbn-i Esîr, Kâmil, II, 86-87; Zehebî, Târîhu’l-İslâm, s. 176, İbn-i Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye, III, 81-82; Halebî, İnsânu’l-uyûn, II, 17.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.