Hz. Muhammed'in (s.a.v) Son Peygamber Oluşu

İSLAM VE İHSAN

Hz. Muhammed'in (s.a.v) son peygamber oluşu ile ilgili kısaca bilgiler...

Allah Teâlâ şöyle buyuruyor:

“O, Allah’ın elçisi ve peygamberlerin sonuncusudur.” (Ahzab sûresi, 40.)

Peygamberlerin en büyüğü ve en sonuncusu, bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.)’dir.

Onun tebliğ ettiği İslâm dini, son din’dir. Allah tarafından getirdiği Kur’an-ı Kerim, bütün insanlığa seslenen Allah’ın son kitabıdır.

Hz. Muhammed (s.a.s.)’in gelmesiyle peygamberlik kapısı kapanmıştır. O, yeryüzündeki bütün milletlerin peygamberidir. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de açıkça bildirilmiştir.

Önceki peygamberler belirli topluluklara gönderilmişti. Onlar bir evin içini aydınlatan kandillere benziyordu. Bütün insanlığa gönderilen bizim peygamberimiz ise, dünyayı aydınlatan güneş gibidir. Güneş doğduktan sonra artık kandillere ihtiyaç kalmamıştır.

AHZAB 40. AYETİN TEFSİRİ

Onların birinci itirazları; âdetlerine göre evlatlığın hanımı ile evlenmek haram olduğu halde Efendimiz (s.a.s.)’in geliniyle evlenmiş olmasıdır. Bu itiraza: “Muhammed sizden hiçbir erkeğin babası değildir” diye cevap verilir. Yani Zeyd, onun gerçek oğlu olmadığı için onun dul karısıyla evlenmesi haram değildir. Ancak bu ifade, Peygamberimiz (s.a.s.)’in erkek çocuğu olmadığı mânasına gelmez. Zira onun erkek çocukları olmuş, fakat bülüğ çağına girmeden yani “adam” olmadan vefat etmişlerdir.

İkinci itirazları; evlatlığı, onun gerçek oğlu değilse bile nezâketen onun hanımıyla evlenmemesi gerektiğiydi. Bu itiraza: “Fakat o Allah’ın Rasûlüdür” ifadesiyle cevap verir. Yani örf ve adetlerin haram kabul ettiği helâl bir şey hakkındaki tüm önyargıları ortadan kaldırmak ve onun helâl olduğunu tekrar ilan etmek Allah’ın Rasûlü olarak onun vazifesiydi. Zira “Rasûl”, emredileni yapan demekti. Yine bu husus “o peygamberlerin sonuncusudur” buyrularak vurgulanır. Yani onun eksik bıraktığı hususları, dinî hükümleri tamamlayacak başka bir peygamber gelmeyeceğine göre, bu yerleşmiş câhiliye âdetini ortadan kaldırması daha zaruri bir hal almıştır. Bunu da en iyi bilen şüphesiz Allah’tır.

Burada Resûlullah (s.a.s.)’in son peygamber oluşu “hâtem” kelimesiyle haber verilir. Bu kelimenin hem “son” hem de “mühür” mânası vardır. Yani peygamberlik onun gelişiyle mühürlenerek sona ermiştir. Resûl-i Ekrem Efendimiz, son peygamber oluşuyla alakalı şöyle buyurur:

“Benimle diğer peygamberlerin durumu ev yapan bir adama benzer. Adam evini yapıp tamamlamış, onu güzelce süslemiş, yalnızca bir tuğlasını eksik bırakmıştır. Halk binayı gezmeye başlar, o eksik tuğlanın yerini görünce hayret eder ve: «Şu tuğlanın yeri boş kalmasaymış ne güzel olacakmış» der. İşte ben, tıpkı o binada olduğu gibi, peygamberlik binasında yeri boş bırakılan tuğlayım; ben peygamberlerin sonuncusuyum.” (Buhârî, Menâkıb 18; Müslim, Fezâil 20-23)