Hz. Muhammed (s.a.v.) Kâbe Hakemliğinde Hangi Taşı Yerine Koydu?

Gençliği

Peygamber (s.a.v.) Efendimizin Kâbe hakemliği yaptığı hadise nerede geçmiştir?

Kureyşliler Kâbe’nin duvarlarını bir sıra taş, bir sıra da ahşap bağlama kirişleriyle örerek yükselttiler. Sıra Hacer-i Esved’i yerine koymaya gelince, her kabîle bu şerefli vazîfeyi kendilerinin yapmasını istedi. Büyük bir kargaşa çıktı. Aralarında sert tartışma ve çekişmeler başladı. Mesele haset ve ihtirâsa dönüştü. Neredeyse kan dökülecekti. Abduddâroğulları, içi kanla dolu bir çanak getirdiler, ölünceye kadar çarpışmak üzere Adiy bin Kâ’b Oğulları’yla antlaşma yaptılar ve savaşmaya hazırlandılar. Yeminlerini sağlamlaştırmak için de ellerini kanla dolu çanağa batırdılar. Kureyşliler, bu hâl üzere dört veya beş gün kaldılar.

Nihâyet Kureyş’in en yaşlısı olan Ebû Ümeyye yüksek sesle:

“−Ey kavmim! Biz ancak hayır istiyoruz, kötülük istemiyoruz. Siz bu hususta kıskançlık yarışına girmeyin. Bırakın mücâdeleyi! Mâdem şu meseleyi aramızda halledemedik, Harem kapı­sından ilk gelecek zâtı aramızda hakem tâyin edelim. Hükmüne de râzı olalım!” diyerek eliyle Mescid-i Harâm’ın Benî Şeybe kapısını gösterdi.

Tam o esnâda Nebiyy-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), Harem kapısında göründüler. Herkesin yüzünü tatlı bir te­bessüm kapladı. Zîrâ gelen Muhammedü’l-Emîn idi. Kureyş’in, Allah Rasûlü’ne karşı sevgi, hürmet ve îtimâdı çocukluğundan beri her geçen gün daha da ziyâdeleşmişti.

Bu sebeple O’nu görür görmez:

“−İşte el-Emîn! Aramızda O’nun hakem olmasına hepimiz râzıyız!” dediler.

Meseleyi kendisine anlattılar. Efendimiz (s.a.v) de, her kabîleden bir kişi seçtiler ve kendi ridâlarını çıkarıp yere serdiler. Sonra Hacer-i Esved’i ridâlarının üzerine koydurup seçtiği kişilerin her birine bir ucundan tutturdular. Mübârek taşı birlikte taşıdılar. Konulacağı yere vardıklarında Allah Rasûlü (s.a.v) Hacer-i Esved’i alıp kendi elleriyle yerine yerleştirdi. Böylece kabîleler arası çıkabilecek muhtemel bir savaşa mânî oldu.[1]

Dipnot:

[1] Bkz. Ahmed, III, 425; İbn-i Hişâm, I, 209-214; Abdürrezzâk, V, 319; İbn-i Kesîr, el-Bidâye, II, 304.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları