Hakkında Ayet İnen Âmâ Sahabi

Sahabiler

Hakkında ayetler nazil olan âmâ sahabi Abdul­lah İbn Ümmü Mektûm (r.a.) hadisesi.

Peygamber Efendimizin müezzinlerinden Abdul­lah İbn Ümmü Mektûm -radıyallâhu anh- zaman zaman Resûlullâh Efendimizin yanına gelir:

“–Yâ Resûlallâh! Allâh’ın Sana öğrettiklerinden bana da öğret!” diye yalvarırdı.

Peygamber Efendimiz de; o temiz yürekli sahâbîsini kırmaz, tatlılıkla bütün sorularına cevaplar verirdi.

Birgün, Kureyş’in ileri gelenlerinden birkaç kişi, Peygamberimiz’in yanında bulunuyorlardı. Hazret-i Peygamber de: «Belki bu Kureyş’in ileri gelenleri îmâna gelirler de maiyyetindekiler de hidâyet bulurlar.» ümidi içindeydi. Bu sırada, doğuştan âmâ olan müezzin Abdullah İbn Ümmü Mektûm yine geldi. Âmâ olduğu için Rasûlullâh’ın yanında kimlerin bulunduğunu bilmiyordu. Bundan dolayı, her vakitki ricâsını tekrarladı. Misafirlerin yanında bu yersiz suâlden Hazret-i Peygamber üzüldü ve sıkıldı. Başını öte tarafa çevirdi. Alâka göstermedi. Bu durumdan, Abdullah İbn Ümmü Mektûm’un gönlü hafifçe incindi. Bunun üzerine Abese Sûresi’nin başında bulunan iki ayet nazil oldu:

“Rasûlullâh, âmâ geldi diye yüzünü buruşturdu ve başını çevirdi.” (Abese, 1-2)

Bu hadise­den sonra, Rasûlullah Efendimiz Abdullah İbn Ümmü Mektûm’u ne zaman görse:

“–Ey kendisi için Rabbimin Bana sitem ettiği zât, merhaba!” (Vâhidî, Esbâbu Nüzûli’l-Kur’ân, s. 471) diye buyururlardı.

Hiç şüphesiz bu hâdise, ümmeti irşâd için Hazret-i Peygamber (sallâllâhu aleyhi ve sellem)’in şahsında sergilenmiş ilâhî bir örnektir. Bununla, bütün ehl-i îmâna, böyle mevzûlarda takip etmesi gereken istikamet gösterilmiştir. Dolayısıyla Hak dostları, bu mesele üzerinde, yâni incitmeme hususunda titizlikle durmuşlar ve gönülleri birer nazargâh-ı ilâhî, yâni bir bakıma mânevî kâ’betullâh olarak addetmişlerdir. Zîrâ, kim gönül kâ’besine zarar verirse, hakîkatte onun sahibini incitmiş olur. Bu itibarla denir ki:

«Allâh, gönlü kırıklarla beraberdir.»

Hadîs-i şerîfte buyurulur:

“Mûsâ -aleyhisselâm- Cenâb-ı Hakk’a bir ilticâsında:

«– Yâ Rab! Seni nerede arayayım?» dedi.

Allâh Teâlâ buyurdu ki:

«– Beni, kalbi kırıkların yanında ara.»” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 364)

Kaynak: Osman nuri Topbaş, Ab-ı Hayat Katreleri, Erkam Yayınları