Hac ve Umre İbadeti İle İlgili Terimler

FIKIH

Hac ve umre ibadeti ile ilgili terimler ve anlamları...

Âfâki: Mikât sınırlarının dışından gelen hacılar. Uzaklardan gelen anlamındadır.

Arafat: Mekke-i Mükerreme’nin 22 km. güney doğusunda vakfenin yapıldığı yer.

Harem Bölgesi: Mekke ile etrafında, bitkileri koparılmamak ve av hayvanlarına zarar verilmemek üzere belirli sınırlar içindeki sadece Müslümanların girmesine izin verilen emniyetli bölgedir. Harem bölgesinin sınırları Cibrîl'in rehberliğiyle Peygamber Efendimiz tarafından belirlenmiştir.

Hervele: Safâ ve Merve arasında Sa’y yapılırken erkeklerin yeşil direkler (ve ışıklar) arasında süratli ve çalımlı yürümeleri, hafifçe koşmaları.

Hill Bölgesi: Harem bölgesi ile Mîkat yerleri arasındaki yerlerdir.

Iztıba’: Ridânın bir ucunu sağ kolun altından geçirip, sol omuz üzerine atarak sağ kolu ve omuzu ridânın dışında bırakmaktır.

İhram: Hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda mubah olan bazı fiil ve davranışları belirli bir süre boyunca yani hac veya umrenin rükünlerini tamamlayıncaya kadar kendi nefsine haram kılması anlamındadır.

Îzâr: İhrama giren erkeklerin belden aşağı kısmına doladığı örtü.

Menâsik: Hacla ilgili fiil ve ibadetler. Hac ve umrede yerine getirilmesi lazım olan işlerden her birine, yapılan ibadetlere “nüsuk” denir.

Mescid-i Haram: Beytullah’ın (Kabe’nin) etrafındaki Mesciddir. Mescid-i Haram, yeryüzündeki mescidlerin en faziletlisidir. “Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz diğer mescidlerde kılınan yüz bin namazdan efdaldir.”[1].

Mîkat: Sözlükte "sınır" mânasına gelir. Hac ve umrenin, zaman ve mekân mîkatı olmak üzere iki çeşit mîkatı vardır.

  • a) Zaman Mîkatı: Haccın zaman mîkatı, Şevval ayının ilk günü fecirle başlayıp Zilhicce ayının onuncu günü, yani Kurban Bayramı’nın birinci günü fecrin doğuşuna kadardır. Umrenin zaman mîkatı ise senenin tamamıdır.

Kur'ân-ı Kerîm'de haccın belli ay­larda yapılabileceği bildirilmektedir: "Hac bilinen aylardır. Kim o aylarda hacca başlarsa, artık ona hacda cinsel ilişki, günaha sapmak, kavga etmek yoktur."[2] Bu âyetin açıklaması bağlamında Abdullah b. Ömer’in (r.a.) şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Hac ayları bilinen aylardır. Bu aylar, Şevval, Zilkade aylarıyla Zilhicce ayının ilk on gecesidir."[3]

  • b) Mekan Mîkatı: İhram yasaklarının başladığı, Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkmak için hazırlığın yapıldığı, Peygamberimiz tarafından tespit edilmiş beş yerdir. Mîkatı ihrâmsız olarak geçen kişinin, geri dö­nüp mîkatta ihrâma girmemesi durumunda kurban kesmesi gerekir.

Mina: Mekke ile Müzdelife arasında, Harem sınırları içinde bulunan bir bölge. Hacıların cemreleri taşladıkları ve kurban kestikleri yer.

Muhasser Vadisi: Minâ ile Müzdelife’yi birbirinden ayıran ve hacıların Minâ’ya giderken durmamaları gereken yer. Hacda muhassir vadisini süratle geçmek sünnettir. Burası Eshabı Fil’in (Kabeyi yıkmaya gelen Yemen valisi Ebrehe’nin ordusunun) helak edildiği yerdir.

Mültezem: Kâbe’nin kapısı ile Hacer-ül Esved arasında kalan Kâbe duvarında birkaç taştır.

Müzdelife: Harem sınırları içinde Arafat ile Minâ arasında kalan yerdir. Kurban bayramının birinci günü imsak vaktinden güneşin doğmasına kadar Müzdelife'de bir süre bulunulur ve vakfe yapılır.

Remel: Erkeklerin, tavafın ilk üç şavtında kısa adımlarla omuzları silkerek, koşarak çalımlı yürümeleridir. Remel, sadece arkasından sa'y yapılacak tavaflarda sünnettir.

Ridâ: İhrama giren erkeklerin belden üst kısmına örttüğü dikişsiz örtü.

Rükn-i Yemani: Kâbe’nin Yemen tarafında olan güney köşesidir. Burası da Hacer-ül Esved gibi selamlanır.

Saçları Tıraş Etmek veya Kısaltmak: İhramdan çıkmak için saçı tıraş etmek veya kısaltmak hac ve um­renin rükünlerindendir. Hac’da saçları tıraş etmenin veya kısaltmanın zamanı, kurban kesme gün­leri, Akabe Cemresine taş attıktan sonradır.

Mina’da önce şeytanı taşlama, sonra kurban kesme, daha sonra da tıraş olup, ihrâm’dan çıkma görevlerinin bu sıraya göre yapılması sünnettir.

Sa’y: Safa ile Merve tepeleri arasında Safa’dan Merve’ye dört gidiş, Merve’den de Safaya üç dönüş olmak üzere yedi şavt yapmaktır. Hac ve umrenin rükünlerindendir.

Şavt: Tavafta, Hacer-i Esved hizasından başlayıp Kâ’benin etrafında dönerek tekrâr aynı hizaya gelmek. Sa’yda ise Safâ’dan Merve’ye yahut Merve’den Safâ’ya bir kere gitmek. Her tavaf ve sa’y yedi şavttan oluşur.

Şeytan Taşlamak: Şeytan taşlamak, bayram günlerinde Mina’da bulunan Küçük Cemre, Orta Cemre ve Akabe Cemresi adı verilen taş kümelerine ufacık taşları atmaktır.

Tahallül: Hacda tahallül (ihram yasaklarının sona ermesi) iki aşamadır. Birinci kademedeki tahallül; cemrelere taş atma, tıraş olma ve ziyaret tavafından herhangi ikisini yapmakla gerçekle­şir. Bu tahallülden sonra nikâh akdetmek, fahiş mübaşerette bulunmak ve cin­sel ilişki dışında kalan bütün ihram yasakları sona erer. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "(Cemrelere taş) atıp tıraş olduğunuzda kadınlar hariç olmak üzere koku sü­rünmek, elbise giymek ve her şey size helâl olur."[4]

İkinci kademedeki büyük tahallül, hac ibadetini îfa etmekte olan bir kişinin cemrelere taş atması, tıraş olması, sonra da ziyaret tavafını yapmasıyla gerçekleşir. Artık ihramdan tamamıyla çıkılmış olur ve bütün ihram yasakları sona erer.

Tavaf: Kâbe’nin etrafında, Hacer-i esvedden başlayıp Kâbe sola alınarak yedi kere dönmektir.

Telbiye: İhrama girdikten sonra “lebbeyk” (buyur, emret) diye başlayan sözleri söylemek. Bu sözler “elest bezmi”nde verilen sözün bir karşılığı gibi kabul edilir.

Umre: Senenin herhangi bir gününde ihrâma girilerek, tavaf ve sa’y yaptıktan sonra saçları kazımak veya kesmekle yerine getirilen ibadettir.

Peygambe­rimiz (s.a.v.) dört defa umre yapmış olup bunların ilki Hudeybiye umresidir. İkincisi, Zilkade ayında yaptığı Umretü'l-Kazâ, üçüncüsü, Ci'râne'de ihrâma girerek yaptığı umredir. Dördüncüsü ise hacla birlikte yapmış olduğu um­redir.[5]

Ramazan ayında yapılan umre,­ fazilet bakımından diğer aylarda yapılan umrelerden daha üstündür. Bir kadın Rasûlullah’a (s.a.v.) gelerek, "Ben haccetmek için hazırlık yapmıştım. Bir engel ile karşılaştım (da haccedemedim, ne yapmalıyım?)" dedi. Rasûlullah (s.a.v.) ona cevaben şöyle buyurdu: "Ramazanda umre yap. Zira o ayda umre yapmak tıpkı haccetmek gibidir."[6]

Vakfe: Arafe günü Arafât’ta, bayram gecesi de, gece yarısından sonra Müzdelife’de bulunmak, buralarda Allah Teâlâ’ya telbiye, tesbîh, tekbîr gibi zikirlerle, istiğfâr ve dualarla, tefekkür ve tazarrularla ibâdet etmek, haccın en önemli vazifeleri arasındadır.

Dipnotlar:

[1] İbn Mâce, hadis no: 1406

[2] Bakara sûresi, 197. âyet

[3] Buhârî, Hac, 33

[4] Ahmed, el-Müsned, 6/143

[5] Tirmizî, Hac, 7; Ebû Davud, Menâsik, 80; ibn Mâce, Menâsik, 50

[6] Mâlik, el-Muvatta', Hac, 66; Ebû Davud, Hac, 79; Tirmizî, Hac, 95

Kaynak: Hasan Serhat Yeter, FIKIH 1 (Şafii Mezhebi), 2017