"Esâs İlim, Mürşidi Bulmaktır" Sözünden Kasıt Nedir?

Tasavvuf

“Bir mürşide bağlandıktan sonra daha fazla ilim aramaya gerek yok. Esâs ilim, mürşidi bulmaktır” deniyor. Böyle bir iddiâ doğru mudur? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

“Bir mürşide bağlandıktan sonra daha fazla ilim aramaya gerek yok” sözü, “avâmın mezhebi müftünün fetvâsıdır” sözüyle birlikte düşünüldüğünde belki bir anlam ifâde eder. Tarîkata ilk intisâb eden kişi, avâm sayılıp mürşidinin fetvâsıyla amel edecektir. Bu yüzden ilmî konularda behresi bulunmayan kimse bir mürşide bağlandıktan sonra ona teslîm olmalı ve mânevî eğitimini ikmâle bakmalıdır. Mânevî eğitimi devam ederken ilim adına bir şeylerle uğraşması ilgisini dağıtıp yoğunluğunu eksiltir, letâifin çalışır hâle gelmesini önler.

Bu söz bu anlamda söylenmişse doğrudur. Ancak “tarîkata intisâb ile her türlü ilmî iş ve araştırma sona erer” anlamına söylenmişse yanlıştır. Çünkü ilmin sonu yoktur. Çin’de de olsa mezara kadar ilim aramak bir vecîbedir.

Ayrıca Tasavvuf ve tarîkatın ilim düşmanı olduğu imajını verecek bu tür bir iddiâ doğru olamaz. İlk sûfîlerden Seriyy Sakatî’nin yeğeni Cüneyd Bağdâdî’ye söylediği: “Önce muhaddis, sonra sûfî ol! Önce sûfî sonra muhaddis olma!” sözü dînî ilimlerin tasavvuftan önce öğrenilmesi gereğini vurguluyor. İlimlerin bütünlüğü ilkesini teyid ediyor.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları