Ebû Zer El-Ğıfârî (r.a.) Nasıl Müslüman Oldu?

Sahabiler

Ebû Zer El-Ğıfârî’nin (r.a.) İslâm’la şereflenmesi nasıl olmuştur? Ebû Zer El-Ğıfârî’nin (r.a.) Müslüman oluşu.

Ebû Zer El-Ğıfârî (r.a) Kâbe’nin yanında Allah Rasûlü’nü arayışını şöyle anlatır:

“Ben Ğıfâr kabîlesinden bir kimseydim. «Mekke’de bir zât zuhûr etmiş, kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş» diye bir haber alınca, Allah Teâlâ daha o zaman gönlüme İslâm’ın muhabbetini düşürdü. Kardeşim Üneys’i bilgi almak üzere Mekke’ye gönderdim. Üneys Efendimiz’in sözlerini dinleyip geldi ve:

«–Onu, güzel ahlâkı emrederken gördüm ve şiir olmayan bir sözü söylerken işittim» dedi. Bu sözlerden tatmin olmadım. Hemen azığımı ve su tulumumu yüklenerek yola çıktım. Mekke’ye geldim. Peygamber Efendimiz’i tanımıyor, başkasına sormaktan da çekiniyordum. Mescid-i Harâm’da bekliyor, zemzem içerek açlık ve susuzluğumu gideriyordum. O esnâda yanıma Hz. Ali (r.a) geldi ve:

«−Herhâlde siz buraların yabancısısınız?» dedi. Ona:

«−Evet!» dedim.

«−Öyleyse bize misâfir olun!» dedi. Ali (r.a) ile birlikte gittim. Müşriklerin zorbalıkları ve estirdiği terör havası sebebiyle geliş sebebimi dahî soramadı. Sabah olunca Peygamber Efendimiz’i bulmak için tekrar Mescid-i Harâm’a gittim. Akşama kadar beklememe rağmen bir haber alamadım. Hz. Ali bana tekrar uğradı ve:

«−Siz hâlâ gideceğiniz yeri öğrenemediniz mi?» dedi. Ben:

«−Hayır» dedim. Ali (r.a):

«−Öyleyse gelin yine bize misâfir olun!» dedi. Evlerine vardığımızda:

«−Senin hâlin nedir? Buraya niçin geldin?» diye sordu. Gizli tutacağına ve bana yol göstereceğine dâir söz aldıktan sonra:

«−Bize ulaşan habere göre burada bir zât çıkmış, kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş. O’nunla buluşup konuşmak üzere geldim» dedim.

«−Gelmekle çok iyi etmişsin! Bu zât Allah’ın Rasûlü’dür, hak peygamberdir. Sabahleyin beni takip et, girdiğim eve sen de gir! Ben senin için tehlikeli bir şey görürsem, ayakkabımı düzeltiyormuş gibi duvara dönerim, sen de geçer gidersin» dedi.

Nihâyet Peygamber Efendimiz’in huzûruna vardık… Bana İslâm’ı anlatınca hemen müslüman oldum. Rasûlullah (s.a.v) müslüman olmama çok sevindi ve mesrûr bir çehreyle tebessüm etti… Bir müddet Peygamber Efendimiz’in yanında kaldım. Daha sonra:

«−Ey Allah’ın Rasûlü! Bana ne yapmamı emredersin?» dedim. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v):

«−Sana emrim gelince İslâm’ı kavmine teblîğ et! Ortaya çıktığımızı haber alınca yanıma gel!» buyurdular. Ben:

«–Canımı elinde tutan zâta yemin olsun ki bu hakikati müşriklerin ortasında haykıracağım!» dedim.”

Ebû Zer (r.a.) oradan çıkıp Mescid’e geldi. En yüksek sesiyle “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve enne Muhammeden Rasûlullah!” dedi. Müşrikler hemen başına çullanıp onu dövmeye başladılar. Yere düştü. O esnâda Abbâs (r.a) geldi, ticaret yollarının Gıfâr kabilesinden geçtiğini hatırlatarak onları durdurdu ve Ebû Zer’i ellerinden kurtardı. Ebû Zer (r.a.) kabilesine döndü. Gıfâr’ın yarısı hemen, diğer yarısı da hicretten sonra Müslüman oldu.[1]

Dipnot:

[1] Bkz. Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr 33, Menâkıb 10; Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe, 133; Ahmed, V, 174; Hâkim, III, 382-385; İbn-i Sa‘d, IV, 220-225.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Mescid-i Haram’dan 111 Hatıra, Erkam Yayınları