Çocukları Orucuna Alıştırırken Nelere Dikkat Edilmeli?

Oruç

Tekne orucu ne demektir? Tekne orucu ne zaman tutulur? Çocukları orucuna alıştırırken nelere dikkat edilmelidir?

Ramazan deyince biz anne babaların aklına genellikle eski Ramazanlar özelliklede çocukluğumuzda tuttuğumuz oruçlar gelir. Çocukluğumuzda oruç deyince de ilk aklımıza tekne orucu gelir. Onun için çocukluğunda oruca tekne orucu ile başlamayan yoktur diye düşünüyorum.

TEKNE ORUCU NEDİR?

Eskiden Ramazan ayında sahura kalkıp niyetlenen çocukların, acıktıklarında mutfaklardaki ekmek teknelerinin arkasına geçerek yemek yemeleri sonra da oruçlarına kaldıkları yerden devam etmelerine ''tekne orucu'' adı verilmektedir. Yani çocukların gün içinde belirli bir süre aç kalıp oruç tutmasıdır.

Tekne orucu küçük çocukları oruç alıştırmak amacıyla ortaya çıkmıştır. Çocuklar ailesiyle birlikte sahura kalkar, öğleye kadar orucunu tutar, öğleye doğru acıkınca bir şeyler yer ve tekrar oruca kaldığı yerden devam eder. Akşam ezanı okununca da ailesi ile birlikte oruçlu gibi iftarını açar. Bu yeme içme zaman dilimi çocukların yaşlarına göre değişmekle beraber burada önemli olan çocukların aileleri tarafından psikolojik olarak oruca hazırlanmasıdır.

Tekne orucu tutmayan yoktur demiştim. Ben de tekne orucunu benden iki yaş büyük ablam sayesinde tuttum. Malumunuz çocuklar zamanlarını daha çok kendinden bir büyük ya da kendinden bir küçük kardeşleriyle geçirirler. Bu zaman geçirme sürecinde en iyi paylaşımları da en büyük kavgaları da onlarla yapar. Çocuklarımızda da buna şahit olabilmekteyiz. Neyse bizim konumuz kardeş kıskançlıkları ya da kardeş kavgaları değil.

GELELİM TEKNE ORUCUNA…

Okul öncesi ve ilkokul 1.sınıfa başlayınca ablamla zaman zaman tekne orucu tutardık. Oruç için sahura kalkardık. Aramızda da tatlı bir rekabet vardı. Akşama kadar dayanacağız. Fakat öğleye doğru ben mutfakta dolanmaya başlardım. Ama gururluydum orucu bozmak istemezdim. Benim halimi gören annem “oğlum bir şeyler ye, ondan sonra devam et” dese de ablamın görmesinden ve duymasından çekinirdim. Annem de “ablan dışarda seni görmez” derdi. Annemden de kimseye söylemeyeceğine dair sözü alınca hızlıca yer sonra orucuma kaldığım yerden devam ederdim. Bazen ikindileri de yerdim. Akşama doğru sanki oruç tutmuş gibi açlık nazlanması da yapardım. Akşam iftarı açınca ablama oruç tutmuş gibi havamı da atardım.

Sonra ilkokul 2. sınıfa başladık. Yine tekne orucuna devam ederken arife günü öncesinden ablam: “Mehmet arife günü oruç tutmak o kadar sevap ki kurtlar kuşlar bütün canlılar oruç tutar. Kurtlar kuşlar oruç tutuyorsa senin de tutman lazım” derdi. Ben de o gazla arife günü teknesiz ilk orucumu tuttuğumu hatırlıyorum.

Köyde büyüdüğümüz ve tabiat ile iç içe olduğumuzdan ablama arife günü şu soruyu sorduğumu hatırlıyorum: “Abla, sen arife günü kurtlar kuşlar oruç tutar dedin fakat serçeler, evimizin önüne tavuklar için attığımız yemleri yiyorlar. Bunlar oruç tutmuyor mu?” Ablam da: “Mehmet bak, komşumuz Ayşe teyze de oruç tutmuyor. Niye? Yeni bebeği olduğu için. Çünkü oruç tutarsa bir şey yiyemeyecek, çocuğuna da süt emziremeyecek. Çocukta annesinden süt emmeyince aç kalacak ve büyüyemeyecek.  Bu yem yiyen kuşların da civcivleri var, onun için yiyorlar. Bak dut ağacındaki kuşlar yemiyorlar bize bakıyorlar. İşte onlar oruç tutuyor.” derdi. (İmam Hatip’te okurken Ayşe teyzenin oruç tutmamasının asıl nedeninin lohusalık olduğu öğrendim.)

İlkokul 3. sınıfta iken Ramazan ayı gelince ablam bu sefer; “Mehmet sen artık büyüdün bu yıl 3 gün oruç tutacaksın. Birincisini orucun ilk günü, ikincisi orucun 15. günü, üçüncüsünü de arife günü” demişti. Geçen yıl arife günü tutmuş, üstüne üstlük bir de büyümüştük, tamam dedim ve o yıl teknesiz üç gün oruç tuttum.

4. sınıfa geçince ablamız tarafında bizim oruçlar haftada ikişer gün olmak üzere 8 güne çıktı. Yani pazartesi ve perşembe günleri. Neden diye sorduğumuzda; “cumartesi pazar tatilsin, top oynarken acıkırsın tutamayabilirsin. Onun için pazartesi tutarsın iki gün dinlenirsin sonra perşembe tutarsın” diye izah etti.

5. sınıfa gelince ablam: “Mehmet bak sen kocaman oldun bu yıl hem ilkokulu da bitireceksin. Bu yıl orucu bir gün yiyeceksin bir gün tutacaksın.” O zamanları adını tam bilmesem de Davut (a.s) orucu tutturmuş ablam bana.

Sonra ilkokul bitti, bizde ilçedeki İmam Hatip Lisesinin orta 1.sınıfına kayıt olduk. 6. sınıftaki orucumuz bizim için tam oldu. Çünkü hem bümüş hem de İmam Hatip’e başlamıştık. Sorumluluğumuz artınca biz de sorumluluklarımızı Allah şükür kazasız olarak bugünlere kadar getirdik.

Psikoloji eğitimi almış biri olarak şimdi düşünüyorum da psikolojinin P’sinden anlamayan ablam benim oruç psikolojimi çok iyi anlamış ve uygulamış. Ablamın bana uyguladığı eğitimin geri planında da rahmetli anne babamdan aldığı eğitim vardı.

ÇOCUKLARI ORUCA ALIŞTIRIRKEN NELERE DİKKAT EDİLMELİ?

  1. 0-6 yaş arası çocukların karakterinin oluştuğu en önemli yaş aralığıdır. Bu süreçte anne babalar çocuklarına en iyi şekilde model olmalıdırlar. Yani çocuklara anlattıklarıyla davranışları arasında tutarlılık olmalıdır.
  2. Efendimiz (s.a.v.) “Çocuklarınız yedi yaşına geldiklerinde onlara namazı emredin...” (Ebu Davud, Salât, 26) buyurduğu gibi çocuklarımıza namaz gibi orucu da emretmemiz gerekir. Emretmek derken biz bunu ergenlik dönemine (ülkemizde kızlar 9-12, erkekler 12-15) kadar alıştırmak olarak algılıyoruz. Çünkü her şeyde olduğu gibi ibadetleri alıştırma sürecinde de bir eğitim vardır. Bu süreci iyi değerlendirmek gerekir.
  3. Çocuklara dini değerleri anlatırken öncelikle kendimizi sevdirmeliyiz. Nasıl okulda çocuklar, sevdikleri öğretmenlerin derslerine, korktukları öğretmenlerin derslerinden daha fazla çalışıyorlarsa, işe kendinizi sevdirerek başlamalı. Yani kalbine giremediğimiz çocukların beynine de giremeyiz.
  4. Amacımız ergenlik öncesinde çocuklara oruç tutturmak değildir. Amacımız orucu sevdirerek alıştırmaktır. Bu sebeple oruç tutmamızı isteyen Allah’ı anlatırken de cehenneme atan ve azap veren yönüyle değil de cennete koyan ve mağfiret eden yönleriyle anlatmalı.
  5. Ergenlik öncesi çocuklara oruç farz olmadığı için çabaları övülmeli. Zaman zaman ödüllendirmeli. Fakat övgü ve ödül abartılmamalıdır.
  6. Çocukların tekne orucu sürecinde oruç tutmaya bağlı olarak yapmış oldukları hataları görmezlikten gelinmeli.
  7. Ergenlik dönemi öncesi süreçte çocukları oruç tutmaya zorlanmamalı. Sahura kaldırırken yumuşak dil kullanıldığı gibi oruç tutarken de yumuşak dil kullanılmalı.
  8. Ramazan ayında çocuklar, bizim kişiliğimizde oruca anlamlar yükleyeceği için oruçlu iken daha fazla sabırlı ve anlayışlı olmalıyız. Açlığa bağlı olarak her şeye bağırıp çağırmak, çocuklarını bilinçaltına orucun olumsuz olarak yerleşmesine neden olabilir.
  9. Ramazan ayında çocukların orucu daha fazla sevmeleri için onlarla daha fazla zaman geçirilmeli.
  10. Çocukları teravihlere götürülmeli. Teravih dönüşü bazen hediyeler almalı. Yine Ramazan ayı için en azından içinde yaşadığımız ilin kutsal yerleri imkânlar ölçüsünde gezdirilmeli.

Kaynak: M. Emin Karabacak, Altınoluk Dergisi, Sayı: 446