Bir Kardeşlik Hikayesi

Hikâyeler

Bir yakınımızı, istikâmetini bozduğu ve günâha saplandığı için terk etmek doğru olur mu? İşte bizlere ibret olacak bir kardeşlik hikâyesi.

Rivâyete göre iki kardeşlikten birisi istikâmetini bozduğu için, diğerine:

“–Artık bu kardeşinden vazgeç!” derler. O ise:

“–Ne münâsebet! Bilâkis o, asıl şimdi bana muhtaç oldu. Böyle bir zamanda onu terk etmek doğru olur mu hiç?! Ben şimdi ona öğüt verecek ve düzelmesi için Allâh’a duâ edeceğim” der.

GÖNLÜ HARABEYE DÖNMÜŞ TALEBE

Cüneyd-i Bağdâdî Hazretleri’nin bir talebesi de, düştüğü bir zaaf neticesinde son derece mahcûb olup dergâhtan kaçar. Bir müddet sonra, gönlü harâbeye dönmüş bu talebe, dostlarıyla çarşıdan geçmekte olan Cüneyd-i Bağdâdî’nin gözüne ilişiverir. Talebe, hocasını fark edip utancı sebebiyle derhâl uzaklaşır. Vaziyeti sezen Cüneyd-i Bağdâdî -kuddise sirruh- yanındakilere:

“–Siz dönün, benim yuvamdan bir kuşum kaçmış!” deyip talebesinin ardınca gider.

Geri dönüp bakan talebe, hocasının kendisini tâkip ettiğini görünce heyecana kapılarak adımlarını sıklaştırır. Girdiği bir çıkmaz sokakta mahcûbiyetin verdiği telâşla, gayr-i ihtiyârî başını duvara çarpar. Hocasını karşısında gördüğünde ise renkten renge girip başını önüne eğer. Hazret, müşfik bir sesle:

“–Evlâdım! Nereye gidiyorsun, kimden kaçıyorsun?! Bir hocanın talebesine yardım ve himmeti asıl böyle zor günlerde ve müşkil zamanlarda olur” der ve onu gönül sarayına alıp dergâhına götürür.

ZOR ZAMANDA KAZANMAK

İslâm kardeşliği, nesep kardeşliği gibidir, hattâ daha da ileridir. İnsanın, günâha sürüklenen akrabâsını silip atması câiz olmadığı gibi, kardeşlik edindiği bir kimseyi de hatâ ve günahları sebebiyle tamamen reddetmesi ve dışlaması da uygun olmaz. Doğru olan, düşeni elinden tutup kaldırmaktır. Bunun için Allah Teâlâ, Peygamber Efendimiz’e akrabâları hakkında:

“Eğer Sana isyân ederlerse, «Ben sizin amelinizden berîyim!» de.” (eş-Şuarâ, 216) buyurmuştur. Câlib-i dikkattir ki Cenâb-ı Hak; “Sizin yaptığınızdan berîyim.” demesini emretmiştir, “Sizden berîyim.” demesini değil!.. Yani günâha olan nefreti, günahkâra taşırmamak îcâb eder.

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Örnek Ahlakından 1, Erkam Yayınları