Bir Kap Suyla Abdest Alan 300 Sahabe

VİDEOLAR

Su ile abdest almak ne kadar önemli? Su olmadığı zaman ilk ne yapmalıyız? Sahabeler ne yapardı? Peygamberimiz bir kap su ile 300 sahabeye nasıl abdest aldırmıştı? Teyemmüm ayeti hangi esnada inmiştir? Dr. Murat Kaya anlatıyor?

Enes bin Mâlik (r.a) şöyle buyurur:

“Ben Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i şu hâlde gördüm: İkindi namazı yaklaşmıştı. İnsanlar abdest almak için su aradılar, fakat bulamadılar. Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’e (bir kap içinde tek kişiye yetecek kadar) abdest suyu getirildi. Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), su kabının içine mübarek elini koydular ve insanlara ondan abdest almalarını söylediler. Oradaki sahâbîlerin en sonuncusuna kadar hepsi abdest alıncaya dek Efendimiz (s.a.v)’in parmaklarının altından su kaynadığını gördüm.” (Buhârî, Vudû’, 32)

BU HADİSTEN NE ANLAMALIYIZ?

Bu hâdise, Medîne’nin pazar yeri olan Zevrâ’da vâki’ olmuştur. Orada bulunan ashâb-ı kirâm 300 kişi kadardı. (Buhârî, Menâkıb, 25; Müslim, Fedâil, 6)

İşte sahâbenin âdeti bu idi; on­lar abdest için su arar ve araştırırlardı. Onlar teyemmüm için suyun olmayışını yeterli görmezlerdi. Buradaki mu’cize ızhârı da ancak suyun çoğalması içindir. Yani bu da suyu tahsîl etmek ve araştırmak için olmuştur. Şayet suyun mevcûd olmaması kâfî olsaydı, insanlar abdest ala­cak su aramaya ehemmiyet vermezler, Peygamber Efendimiz (s.a.v) de böyle bir mûcize göstermezdi.

Hz. Âişe (r.a) da şöyle buyurmuştur:

(Bir sefer esnâsında) sabah vakti girince su arandı, fakat su bulunamadı. Bunun üzerine Teyemmüm âyeti (el-Mâide, 6.) nâzil oldu.” (Buhârî, Tefsîr, 5/3)

Bu mûcize bize ilmî usullerle sağlam bir şekilde nakledilen bir hakikattir. Bizzat görmediğimiz hususlarda, güvenilir insanların verdiği haberlere inanmak zorundayız.

Herhangi bir âlim, bilgilerini yoklasa, ilmî hakîkatlerden diye bildiği şeylerin binde birini bile bizzat tecrübeye fırsat bulamamış, tecrübesinin ulaşamadığı hakikatleri hep âhâd haberlerle (tevâtür derecesine ulaşmamış rivâyetlerle) kendisine mâletmiş olduğunu görür. Acabâ güvenilir râvîlerin bizzat görüp işittikleri kevnî mûcizeler hakkındaki rivâyet ve şehâdetleri bundan farklı bir şey midir? (Ahmed Naîm Efendi, Tecrîd-i Sarîh Tercemesi, I, 153)