Azil Yapmak Nedir, Caiz midir?

Sorularla İslam

Azil yapmak ne demektir? Azil yapmak caiz midir? İslam’a göre azil yapmanın hükmü.

Hz. Peygamber’in, azil konusunda çeşitli hadisleri vardır. 

AZİL NEDİR?

Arapça bir sözcük olan “azil”; uzaklaştırmak, ayırmak demektir. Bir fıkıh terimi olarak; kadının gebe kalmaması için, erkeğin menisini dışarı atmasıdır. Azil, gerek İslâm’dan önce ve gerekse İslâmî devirlerde iki nedenle yapılıyordu. Ya câriye gebe kalmasın diye bu yola başvurulur, ya da hür olan kadın gebe kalmasın veya süt emen çocuğa bir zarar gelmesin diye yapılırdı.

AZİL YAPMAK İLE İLGİLİ HADİSLER

Hz. Peygamber’in, azil konusunda çeşitli hadisleri vardır. Kendisine azlin hükmü sorulduğunda; “O, gizli ve’d’dir.” buyurmuştur.[1] Burada “ve’d”; kız çocuğunu diri diri toprağa gömmek anlamına gelir. Bununla Kur’ân’daki şu âyete işaret edilmiş oluyordu: “O, diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günahı yüzünden öldürüldüğü sorulduğu zaman.” [2]

Ancak daha sonra Hz. Peygamber’in, azil konusunda müsamahalı davrandığı görülür. Cabir’den (r.a.) şöyle dediği nakledilmiştir: “Bizim cariyelerimiz vardı ve onlardan azil yapıyorduk. Yahudiler, bunun küçük “mev’ûde” yani çocuğu diri diri toprağa gömme anlamına geldiğini söylediler. Bu durum Allâh’ın Rasûlüne iletilince şöyle buyurdu: “Yahudiler yalan söylemiş, eğer Allah onu yaratmak istese, sen engel olamazdın.” [3] Ebû Saîd el-Hudri ve Enes b. Mâlik’ten de aynı nitelikte hadisler nakledilmiştir. Yine Cabir (r.a.) şöyle demiştir: “Biz Hz. Peygamber devrinde Kur’ân inerken azil yapıyorduk. Eğer ondan bir şey yasak edilecek olsa bunu bize Kur’ân yasaklardı.”[4] Müslim’in rivayetinde; “Bu, Rasûlüllah’ın kulağına gitti, fakat bize bunu yasaklamadı.”[5] denilir.”

Ebû Said el-Hudrî’nin naklettiği şu hadis de azlin caiz oluşunu ifade etmektedir. Ebû Said şöyle demiştir: “Biz kadınlarımızla cinsel temasta bulunuyoruz, bu hoşumuza da gidiyor. Azil konusunda ne dersiniz? sorusuna Allâh’ın Rasûlü şu cevabı vermiştir: “Siz istediğinizi yapın. Allâh’ın yaratmak istediği şey meydana gelecektir. Bununla birlikte suyun hepsinden çocuk olmaz.”[6]

İslâm fakihlerinin büyük çoğunluğu, yukarıdaki hadislere dayanarak; bir erkeğin hür olan eşinin izni ile azil yapmasının caiz olduğunu söylemiştir.

Doğum kontrolünün caiz olup olmaması da azlin hükmü ile yakından ilgilidir. Azli kabul etmeyenler bunun kadere karşı çıkmak anlamına geldiğini, bunda ayrıca Müslümanların sayısını azaltma gayesi bulunduğunu öne sürerler. Bu konuda ayrıca çocukların yoksulluk korkusu ile öldürülmesini yasaklayan âyetl,[7] Hz. Peygamber’in şu hadisine dayanırlar: “Evlenin, çünkü ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla övüneceğim.” [8]

Sonuç olarak cenin teşekkül etmeden önceki dönemde erkeğin veya kadının gebeliği engelleyen yöntemlere başvurması caizdir. Bu korunma, doğum kontrol tableti kullanma yoluyla olabileceği gibi, meninin rahme ulaşmasını engelleyen diğer yöntemlerle de olabilir. Ancak bunun için eşlerin rızasının bulunması, sağlığa zarar vermemesi ve başvurulan yöntemin boy abdestini engelleyici nitelikte olmaması gerekir.

İSLAM’DA CENİNİ KORUYAN HÜKÜMLER

a) Hz. Peygamber çocuk doğumunu arzu etmeyen eşler için azl’e, yani gebeliğe önceden engel olabilecek yöntemlere izin vermiştir. Buna kadının da rıza göstermesi gerekir. Çünkü kadının çocuk doğurma hakkı olduğu gibi, kendisine cinsel yönden rahatsızlık verecek veya ruhsal strese yol açabilecek korunma yöntemlerine rıza göstermeme hakkı da vardır. Bu yüzden kadının rızası dışında azil (korunma) mekruh olur.[9]

b) Anne karnındaki ceninin düşürülmesini yasaklayan, doğrudan bir âyet veya hadis yoktur. Ancak gebe kadının dövülmesi veya öldürülmesi durumunda, ölü olarak düşen cenin için “gurre” denilen bir ceza sünnetle sabittir. Ebû Hüreyre (ö.58/677)’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Huzeyl kabilesinden iki kadın kavga ettiler. Bunlardan birisi diğerine taş atarak, kendisinin ve karnındaki çocuğun ölümüne neden oldu. Taraflar Hz. Muhammed’in (s.a.v.) huzurunda mahkemeleştiler. Allâh’ın Rasûlü cenin için “gurre”, ölen kadın için ise âkılesinin üzerine “diyet” cezası ile hükmetti.”[10] Ebû Hüreyre’den nakledilen başka rivayette ise yalnız cenin için “gurre” den söz edilmiş, annesinin ölümü yer almamıştır. Gurre; diyetin yirmide biri kadar bir tazminat olup, bunun miktarı Hanefîlere göre 50 dinar (200 gr. altın para) veya 500 dirhem (1400 gr. gümüş para) dır. Çoğunluk fakihlere göre ise, 600 dirhem gümüşten ibarettir. Cenin annesinden ölü olarak ayrılınca, onun düşmesine suç işleme yoluyla neden olan kimse bu gurre cezası ile yükümlü olur. Burada ceninin erkek veya kız olması, suçun kasten veya yanlışlıkla işlenmiş bulunması sonucu değiştirmez.[11]

Diğer yandan cenini anne, kocasının izni olmaksızın ilâçla veya başka bir yöntemle yahut kürtaj yaptırarak düşürürse, gurre tazminatını onun âkılesinin (mirasçı olabilen yakın asabe hısımları) ödemesi gerekir. Eğer koca çocuğu düşürmesi için izin vermiş olur veya kadının bir kasdı bulunmazsa, sınırı aşma söz konusu olmadığı için gurre gerekmez. Ancak şunu da belirtelim ki, bir fiile gurre gerekmemesi onun haramlık yönünü kaldırmaz.[12]

c) Cenin, anne karnında uzuvları teşekkül edinceye kadar (müstebinu’l-hılka) bir kan pıhtısı hükmündedir. Bu dönem ceninin 1,5-2 aylık oluşuna kadar sürer. Bu, bir insan varlığını temsil ettiği için ona sebepsiz yere müdahale edilemez. Hz. Peygamber yavru çıkarma sırasında kuş yumurtalarına zarar vermeyi yasaklamıştır. İnsanı temsil eden cenin, hayvan yumurtasından daha fazla korunmaya lâyıktır. Ancak annenin sağlığı, süt emen başka bir çocuğun korunması gibi nedenlerle, bu dönemde çocuğun düşürülmesi caiz olur. Özürsüz düşürme ise caiz görülmemiştir.

d) Uzuvların teşekkül etmesinden ruh üfleninceye kadar olan sürede (120 günlük) bir sebep olmaksızın, cenin düşürülürse, suç işleme yolu ile düşürene yukarıda açıkladığımız “gurre” cezası gerekir. Gurre bir yıl içinde, ceninin mirasçılarına ödenir. Hz. Ömer’in uygulaması da böyle olmuştur.

Ancak kadının frengi, kanser, felç veya kalb hastalığı gibi önemli bir hastalığı olur yahut küçük yaştaki başka bir çocuğun sütünün kesilmesi gibi bir korku bulunursa, bu dönemde de çocuğun düşürülmesi caiz görülmüştür.[13]

e) Cenin suç işleme yoluyla canlı olarak düşer ve doğumdan sonra ölürse suçlunun tam diyet ödemesi gerekir. Burada diyet, üç yıl içinde eşit taksitlerle ödenir. Sebepsiz müdahale veya dövme gibi bir haksız fiil sonucu kadın ölür ve cenin de düşmüş bulunursa, anne için tam diyet, cenin için ise gurre cezası gerekir. Yukarıda Huzeyl kabilesinden iki kadının kavgası olayında, Hz. Peygamber’in böyle bir tazminat cezasına hükmettiğini belirtmiştik.[14]

Dipnotlar:

[1]. Müslim, Nikâh, 141; İbn Mâce, Nikâh, 61. [2]. Tekvîr, 81/8-9. [3]. Ebû Dâvûd, Nikâh, 48; Nesâî, Nikâh, 55; Ahmed b. Hanbel, III, 22, 49, 51. [4]. Buhârî, Kader, 4; Tirmizî, Nikâh, 39. [5]. bk. Müslim, Talâk, 26-28. [6]. Ahmed b. Hanbel, III, 26. [7]. İsrâ’, 17/31. [8]. İbn Mâce, I, 592, H.No: 1846. [9]. bk. Ahmed b. Hanbel, I, 31, III, 26; Kâsânî, age, II 334, 335. [10]. Müslim, Kasâme, 36; Buhârî, Tıb, 468; Ebû Dâvûd, Diyât, 19; Nesâî, Kasâme, 39. [11]. Kâsânî, age, V, 325; İbn Kudâme, el-Muğnî, V, 799; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-Müctehid, II, 407; Döndüren, «Gurre» mad. Ş.İ.A., II, 237. [12]. bk. İbn Kudâme, age, VII, 716; Zühaylî age, VI, 364. [13]. el-Fetâvâ’l-Hindiyye, Terc., XII, 126. [14]. bk. Buhârî, Tıb, 468; Müslim, Kasâme, 36; Serahsî, age, XXV, 87 vd.; İbnü’l-­Hü­mâm, age, VIII, 324 vd. Bilmen, age, III, 803.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları