Alacakların Zekatı Nasıl Verilir?

Zekat Hesaplama

Alacağın zekâtı olur mu? Alacağın zekâtını vermek gerekir mi?

Başkalarının zimmetinde olup, nisap miktarına ulaşan nakit para türünden alacaklar, zekâta tabi olup olmama bakımından üçe ayrılır.

ALACAĞIN ZEKATINI VERMEK GEREKİR Mİ?

a) Kuvvetli alacak: Borç olarak verilen paralar, veresiye satılan ticaret mallarının bedeli olan alacaklar, borçlu borcunu kabul ediyorsa veya borç sağlam belgelerle ispat edilebilecek durumda ise kuvvetli alacaklardır. Bunlar tahsil edildiği zaman geçmiş yıllara ait zekâtları verilir.

Kuvvetli olan ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunan bir alacaktan, zekât nisabının yükümlü en az beşte bir kadar miktarı tahsil edince, bu miktarın zekâtını hemen verir. Bundan az tahsil edilirse, sahibinin zekâta tabi başka bir malı bulunmadığı takdirde zekâtını hemen vermesi gerekmez.

Diğer yandan İmam Muhammed’e göre böyle bir alacak, borçlu tarafından inkâr edilmekte ise, alacaklının ispat edici belgeleri bulunsa bile, tahsil edildiği zaman geçmiş yıllara ait zekâtı lazım gelmez. Sağlam görülen görüş de budur. Çünkü her belge hakim tarafından geçerli sayılmaz ve herkes dava açma imkânını bulamayabilir.

b) Orta derecede alacaklar: Ev veya dükkân kirası gibi kendisi zekât konusu olmayan bir malın bedeli bu niteliktedir. Bu gibi borçlarda yıllanma süresi kiracının zimmetinde borç meydana geldiği tarihten itibaren başlar ve geçecek yıllar için zekât vermek gerekir. Ancak tam nisap miktarı kadar tahsil edilmedikçe, sahibinin zekâta tabi başka malı bulunmadığı takdirde, zekâtını hemen vermesi gerekmez.

Ebû Hanîfe’den daha sağlam görülen bir rivayete göre, bu tür alacakların geçmiş yıllara ait zekâtları lazım gelmez. Belki nisap miktarı kabzedilip bir yıl geçince veya zekâta tabi başka mal varsa, yıl geçmesi beklenmeksizin buna eklenerek zekâtı verilir.

c) Zayıf alacaklar: Bir mal bedeli olmaksızın başkasının üzerinde olan alacaktır. Mehir, miras, vasiyet, anlaşmalı boşanmada kadından alınacak muhâlea bedeli ve diyet alacağı gibi alacaklar bu niteliktedir. Çünkü mehir, bir mal mübadelesinden doğmuş bir borç değildir. Boşanma bedelinin de bir mal olarak karşılığı yoktur. Vasiyet borcu diyet ve sulh bedelleri ile miras malları da, bir malın karşılığı olan alacaklar değildir. Bu gibi alacaklardan nisap miktarı elde edilip üzerinden bir yıl geçmedikçe zekât vermek gerekmez.

Alacakların bu şekilde sınıflandırılması Ebû Hanîfe’ye göredir.

Sonuç olarak; bu alacakların her birinden zekât vermek gerekir. Ancak ödeme teslim alma sırasında farz olur. Kuvvetli alacaklarda nisabın beşte biri alınınca, orta ve zayıf alacaklarda ise nisabı tamamlayacak kadar bir miktar alınınca zekât vermek gerekir. Diğer yandan bir bedel karşılığı olmayan zayıf alacaklar yeni bir kazanç elde etme niteliği taşıdığı için bunların üzerinden bir yıl süre geçmesi gerekir. Zekâta tabi başka bir mal bulunması halinde ise bunlar birbirine eklenerek zekâtı verilir.

Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’e göre, diyet dışındaki tüm alacaklar eşit olup kuvvetli alacak niteliğindedir. Tahsil edilen alacağın üzerinden bir yıl geçmese bile zekâtı verilir. Çünkü borçlunun yanında iken geçen süre alacaklının yanında geçmiş gibidir.[1]

Şâfiîlere göre, altın, gümüş veya ticaret malının karşılığı olan alacaklar için, elde etmeye güç yetince geçmiş yılların zekâtını vermek de gerekir. Ancak alacak hayvan cinsinden veya hurma, üzüm gibi yiyecek maddeleri kabilinden olursa zekât gerekmez.[2]

Dipnotlar:

[1] Kâsânî, age, II, 10; İbn Âbidîn, age, II, 47; Zühaylî, age, II, 768, 769. [2] Şirâzî, age, I, 142.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle İslam İlmihali, Erkam Yayınları