Zinadan Kaçan Gencin Hikayesi

Cemiyet Hayatımız

Zinadan nasıl kurturum? Yakışıklı bir gencin zinadan kaçış hikâyesi...

Hz. Ömer (r.a.) devrinde yaşayan yakışıklı bir gencin zinadan kaçış hikâyesi.

ZİNADAN KAÇAN GENCİN HİKAYESİ

Asmâî’nin anlattığı bir hikâyede zinadan kaçan genç şöyle anlatılmaktadır:

Yakışıklı bir genç bir yolculuğa çıkmıştı. Yolu, geniş bir sahraya düştü. Bir kadın kendisine takıldı ve bu gence âşık oldu. Ona:

“Güzel şiir söyleyebilir misin?” diye sordu. Genç:

“Tabîî” deyince:

“Söyle bakalım” dedi. Genç de şu şiiri inşâd etti:

İhtiyacım yok kadınlara benim.

Fisk-u fucûr işlemem ölene kadar.

Bu ıssız yerde ne kadar uzasa da seyr-ü seferim

Kesinlikle, bendekine karşı bir arzu duyma!

Çünkü görür Arş’ın üstünden Cenâb-ı Mevlâ

Ve gadab eder büyük günah işleyene.

Kadın:

“Bırak şiiri!” dedi.

“Kur’ân’dan bir âyet okuyabilir misin?” Genç:

“Evet” deyince, kadın:

“Haydi oku” dedi. Genç:

“Zinâ eden kadın ve erkekten her birine yüz sopa vurun.” (Nûr, 2)meâlindeki âyet-i celîleyi okudu. Kadın:

“Tamam, tamam!” dedi ve geriye elleri boş olarak döndü.[1]

GÜCÜ YETEN EVLENSİN, YETMEYEN ORUÇ TUTSUN

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Zinaya yaklaşmayın. Zira o, bir hayâsızlıktır ve çok kötü bir yoldur.” (İsrâ, 32)

Rasûlullah (sav) buyurdular:

“Ey gençler!.. Sizden evlenmeye gücü yeten kimse hemen evlensin. Zira evlilik, gözü ve tenâsül uzvu haramdan en iyi koruyan en sağlam kaledir. Evlenmeye imkânı olmayan ise oruç tutsun; zira oruç şehveti kırar.” (Buhâri, Nikâh, 2-3; Müslim, Nikâh, 1)

Kaynak: [1] İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-Beyân, 3. Cilt, 341. Sayfa, Erkam Yayınları