Zilhicce Ayının İlk On Günün Fazileti
Zilhicce ayının ilk 10 gününün fazileti nedir? Osman Nuri Topbaş Hocaefendi cevaplıyor.
Cenâb-ı Hak, bazı gecelere ve bazı gündüzlere özel faziletler lütfetmiştir. Bu, ümmet-i Muhammed’in bu vakitlerden istifadeyle ecir kazanması içindir. Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruluyor:
"Andolsun on geceye." (el-Fecr, 2)
Bu “on gece”, Zilhicce ayının ilk on günü ve gecesidir; yani Kurban Bayramı'na kadar olan süre. Bazı müfessirler bu gecelerin Ramazan’ın son on gecesi ya da Muharrem’in ilk on gecesi olduğunu da belirtmiştir. Ancak güçlü görüş, içinde bulunduğumuz Zilhicce’nin ilk on günü ve geceleri olduğudur.
Bu günlerin önemine dair Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
“Allah katında başka hiçbir günde yapılan sâlih amel, Zilhicce’nin ilk on gününde yapılan sâlih amelden daha sevimli değildir.”
Sahâbe sordu:
— “Yâ Resûlallah! Allah yolunda yapılan cihat da mı bu kadar faziletli değildir?”
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurdu:
“Evet, cihat da bu kadar faziletli değildir. Ancak canı ve malıyla cihada çıkıp da şehit olan kişi bunun dışındadır.”
(Buhârî, Îdeyn, 11)
Yani bu on gün ve gece, amel bakımından çok yüksek bir fazilete sahiptir.
Ayrıca Kur’ân-ı Kerîm’de geçen bazı ayetler de bu günlere işaret etmektedir. Örneğin:
“Kendilerine ait birtakım yararlı şeylere şahit olsunlar ve Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine, belirli günlerde (O’nun adını) ansınlar...” (el-Hac, 28)
İbn Abbas -radıyallahu anh- bu “belirli günler”in, Zilhicce’nin ilk on günü olduğunu söylemiştir. Aynı şekilde, Bakara Suresi 203. ayette geçen “Eyyâm-ı Ma’dûdât” ifadesi için de benzer yorumlar yapılır. Bu da Kurban Bayramı ve teşrik günlerini kapsar.
Bu sebeple bizler, şu an böyle faziletli, bereketli ve mübarek vakitlerin içindeyiz.
İmam Buhârî'nin bildirdiğine göre, Abdullah bin Ömer ve Ebû Hüreyre -radıyallahu anhüm- bu günlerde çarşı pazara çıkar, yüksek sesle tekbir getirirlerdi. Onları gören halk da tekbirlere katılırdı.
(Buhârî, Îdeyn, 11; Fethu’l-Bârî, 2/462)
Ayrıca Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:
"Arife günü tutulan oruç, geçmiş bir yılın ve gelecek bir yılın günahlarına kefaret olur."
(Müslim, Sıyâm, 196)
Bu hadis, küçük günahlar için geçerlidir. Cenâb-ı Hak dilerse, kulun tevbesiyle daha büyük günahları da affedebilir. Arife günü orucu, sevap ve ecir bakımından çok yüce bir gündür.
Hadis âlimleri, Resûlullah’ın bu müjdeyi şu şekilde ifade ettiğini rivayet eder:
“Ben Allah’ın, Arife günü orucunu, önceki ve sonraki birer senenin günahlarına kefaret kılmasını umarım.”
(Müslim, Sıyâm, 196)
Yani, Arife günü oruç tutan kimseye, geçmiş ve gelecek birer yıllık günahlarına kefaret olacak kadar sevap ve rahmet verileceği umulur.