Yavuz Sultan Selim'in Nefs Muhasebesi

Hikâyeler

Yavuz Sultan Selim; hilim, edep, iffet, nezahet, vakar, ilim, lütuf, kerem ve tevazu gibi ahlak-ı haseneyi nefsinde yaşayarak, nefsinin gayr-i meşru arzularını gemlemesini bilmiştir.

Yavuz Sultan Selim Han, Mısır Seferi’nden İstanbul’a dönüşte Üsküdar’a gündüz vakti ulaşmıştı. Yavuz, İstanbul halkının, kendisine büyük bir tezâhürat yapacağını haber aldığından, lalası Hasan Can’a:

“–Hava kararsın, herkes evlerine dönsün, sokaklar boşalsın, ben ondan sonra İstanbul’a gireyim. Fânîlerin alkışları, zafer tâkları ve iltifâtları, bizi nefsimize mağrûr edip yere sermesin!..” dedi.

Yavuz’u, korkunç Sînâ Çölü’nde bir arslan, Mısır’a girişte mütevâzı, gözü yaşlı, şükreden bir mü’min, Üsküdar’da kendisini bir nefs muhâsebesiyle yönlendiren ilâhî ve derûnî lezzetlere müstağrak bir derviş olarak görüyoruz. O, Hasan Can’a şu mısrâları okuyordu:

Pâdişâh-ı âlem olmak, bir kuru kavgâ imiş,

Bir velîye bende olmak cümleden a’lâ imiş!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Faziletler Medeniyeti 1, Erkam Yayınları

YAVUZ SULTAN SELİM KİMDİR?

https://www.islamveihsan.com/yavuz-sultan-selim-kimdir.html