Yâsin Suresi 68. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Yâsin Suresi 68. ayeti ne anlatıyor? Yâsin Suresi 68. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Yâsin Suresi 68. Ayetinin Arapçası:

وَمَنْ نُعَمِّرْهُ نُنَكِّسْهُ فِي الْخَلْقِۜ اَفَلَا يَعْقِلُونَ

Yâsin Suresi 68. Ayetinin Meali (Anlamı):

Kime uzun ömür verirsek onu yaratılışta baş aşağı çeviririz. Hiç akıl erdirmiyorlar mı ki gidiş nereye?

Yâsin Suresi 68. Ayetinin Tefsiri:

İnsan kendi yaratılışı, büyümesi, gelişmesi ve ihtiyarlaması üzerinde tefekkür edecek olsa, üzerinde nihâyetsiz bir kudret sahibinin dâimî olarak tasarruf ve faaliyette bulunduğunu ve buna müdahale etmenin mümkün olmadığını hemen anlayacaktır. Bu âyette hususiyle ihtiyarlık dönemimizi tefekkür etmemiz istenir. Ömrü uzamış yaşlı insanlara bakıldığı zaman, yaratılışlarının baş aşağı edildiği; bellerin büküldüğü, dişlerin döküldüğü, gözlerin görmez olduğu, kulakların duymaz olduğu, dilin dönmez olduğu, el ve ayakların gücünü kaybedip tutamaz ve yürüyemez hale geldiği, kalbin sıhhatli atmadığı, midenin hazmetmediği görülür. Şâirin ifadesiyle:

“Güzeşte-hüsn olanın perçemi cemâlinde

Cenâze üstüne pûşîde Kâbe örtüsüdür.”  (Yüsrî)

“Güzellik çağı geçmiş olanların yüzlerine sarkan perçemler, içinde cenâze bulunan tabutun üstüne örtülmüş Kâbe örtüsüne benzer.”

Herhalde “ömrün en rezil dönemi” diye isimlendirilen bu hale kimse düşmek istemez; fakat düşüyoruz. Uyumamıza, uyanmamıza, günlerin geçmesine, kalbimizin atmasına ve kanımızın damarlarda akmasına engel olamadığımız gibi, ihtiyarlamamıza da engel olamıyoruz.

Şâir Ziyâ Paşa insanın bu içler acısı hâlini ne güzel dile getirir:

“Doğar elemle, geçer derd ile, ölür ğamla,

Bilinse âh nedendir, safâsı insanın?”

Hz. Mevlânâ da bir temsille ruh-beden ilişkisini anlatarak insanın fâniliğine şöyle dikkat çeker:

“Bahar mevsimi gelince, yeşillikler:

«- Biz kendiliğimizden yeşerdik, sevinçliyiz, gülüyoruz, pek güzeliz» derler. Yaz mevsimi onlara der ki:

«- Ey varlıklar, ben geçip gidince halinizi görürsünüz.»

Beden de güzelliği ile övünür, nazlanır durur. Çünkü onda gücünü kuvvetini, kolunu kanadını gizlemiştir. Rûh bedene seslenir de der ki:

«- Sen de kim oluyorsun? Ey süprüntü­lük, bir iki gün benim ışığımla dirilip yaşadın. Halbuki işven, nazın cihana sığmıyor. Dur hele senden bir ayrılayım, halini o zaman gör. Ey güzel varlık, senin için yanıp tutuşanlar, sen ölünce çabucak senin mezarını kazarlar. Bir an önce seni evinden atarlar. Sonra, seni yılanlara, karıncalara gıda olmak için toprağa gömerler. Sen hayatta iken, evinde, çok defa senin önünde ölüme râzı olan yok mu? İşte o, cesedinin pis kokusundan burnunu tıkar.»” (Mevlânâ, Mesnevî, 3265-3271. beyitler)

O halde insan, yolculuğun nereye olduğunu hiç düşünmez mi? Nereden gelip nereye gittiğine hiç akıl erdirmez mi? Biraz düşünse onu yaratan Allah’ın kendisini başıboş bırakmadığını, yaratıp yaşattığı gibi öldürüp tekrar dirilteceğini ve ebedi ceza veya mükâfat için onu hesaba çekeceğini anlar.

İşte Kur’an, gaflet içinde boğulan insana bu gerçeği hatırlatmak için lütfedilmiştir:

Yâsin Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Yâsin Suresi 68. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...