Yaşadığınız Anın Farkına Varmanın Yolu

Cemiyet Hayatımız

"Modern, hızlı, heyecansız bir zamanda olduğumu hissediyorum. Hayatın anlamsız ve amaçsız bir “alışkanlık” olmaması ve anın farkına varabilmek için ne yapabilirim?" Klinik Psikolog Mehmet Dinç cevaplıyor.

"İmansız gitmenin en büyük alameti imansız gitmekten korkmamaktır" diye bir söz okumuştum. Öncelikli olarak anlamsız ve amaçsız yaşamaktan korkmamak anlamsız ve amaçsız yaşamayı beraberinde getirir. Dolayısıyla bu korkuyu kaybetmemek gerekiyor. Zaten dünya emniyet yeri değildir. Bunu da hep aklımızda tutalım. İkinci olarak insanın anlamlı ve amaçlı bir hayat yaşaması ve anın farkına varabilmesi bir anda olabilecek bir şey değildir. Ancak adım adım, emek emek olabilir bir şeydir. Aceleye gelmez, dışı çabuk pişenin içi çiğ kalır.

Bu nedenle sabırla gün gün kendimize anlamlı ve amaçlı bir hayat için ödevler, sorumluluklar vermemiz gerekir. Ancak ödev ve sorumluluk dediğimde hemen yüzler asılmasın. Heyecan veren, aşk veren, ümit veren ödev ve sorumlulukları insanın kendisine vermesi lazım. Üçüncü olarak sahip olduğunu kaybetmemesi ve daha fazlasını da kazanabilmesi için de güçlü olmaya, güçlü kalmaya çalışması bir diğer önemli meseledir. Ancak güçlü olmak derken başkalarına karşı değil kendimize karşı güçlü olmayı kastediyorum. Bedenimizi çok dinlemeden, uyku isteğine, yemek iştahına çok bakmadan kendi kendimize rağmen doğru işleri doğru şekilde doğru insanlarla yapabilmek için kendimizi zorlamalıyız.

Beşinci olarak istemediğimiz gibi giden işler, ilişkiler olduğunda da yapabileceğimiz bir şey yoksa teslim olmalı, zamana bırakma olgunluğunu göstermeliyiz. Altıncı olarak bunaldığımız, daraldığımız, yorulduğumuz zamanlar için de herkesten ve her şeyden ilham alabilme, heyecan duyabilme kabiliyetimizi geliştirmeliyiz. Bir kedi bize yeniden ümit verebilir, bir çiçek bizi yeniden heyecanlandırabilir, bir bulut bütün dertlerimizi bizden alıp götürebilir olmalı. Son olarak zaman çok izafidir bunu da hiç unutmayalım ve zamanın izafiliğine takılmayalım. Bir saat, bir hafta, bir ay, bir sene kime göredir, neye göredir? Önemli olan oynayan akrep yelkovan değil, batan doğan güneş değil. Önemli olan bir saate yılları sığdıranlar gibi, bir günü yüzyıllara tesir edenler gibi, bir yılı binlerce ömre bedel olanlar gibi yaşamaya çalışmaktır. Ne diyor Yunus

Bir dem gelir söyleyemez

Bir sözü şerh eyleyemez

Bir dem dilinden dür döker

Dertlilere dermân olur

Yıllar yılı emek verdim ziyan oldu diye düşünür de insan bir an gelir açılır bütün kapılar, bin yılda aşılmayacak mesafeyi aşmış görür kendini. Bir an meselesidir, bir yıl, bin yıl değil ama o ana mazhar olanlar da anın kıymetini bilip değerlendirebilenlerdir.

Kaynak: Klinik Psikolog Mehmet Dinç ile Gençlik Hâlleri / Hazırlayan: Ahmet Ünal, Genç Dergisi, Sayı: 145