Yarın Kıyametin Kopacağını Bilseniz Bile Bugün Elinizdeki Fidanı Dikin

Cemiyet Hayatımız

Müslümanın en büyük hedefi i’lay-ı kelimetullah olmalıdır. Kalbinde iman ağacı yeşermemiş nice kurak gönüller var. Peki sizin bu gayeyle dikilecek bir fidanınız, hedefiniz var mı? İ’lay-ı kelimetullah hedefi için yola çıkmış birkaç Müslümanın yaşadığı ibretlik yaşanmış bir hikaye...

Hayat uzun ve dolambaçlı bir yol. Kimi nerede, ne bekler bilinmez. Bekleyen şeyler de zamanı gelmeden alınmaz. Bazen almayı hedeflediğiniz şeylerden çok daha farklı şeyleri de buluruz.

İstanbul’dan bir dostun yolu, yazın Burkina Faso’ya düşer. Normalde buraya vermek için gelinir. Tozu ve sıcağından başka alınacak bir şeyi yok diye bilirdik biz… Ama alacaklarımız da varmış. Sonra da gönle başka şeyler düşünce burada düğün hazırlıklarına başladık. Bizler için de ayrı bir heyecan ve neşe kaynağı oldu bu. Biz ilgili eve sadece kız istemek için gitmiştik. Bizim bildiğimiz, varlığı mesrur olduğumuz, içimizi ısıtan ve yarınlar için koşturan kadim mesuliyetlerimiz vardı. Meğer onlar sadece kızlarının evlilik talebine onay vermek için değil de bu manevi mesuliyetleri yeniden omuzlarımıza yüklemek için bir araya gelmişler.

Evin bahçesinde yaklaşık elli kişilik bir aile, eş -dost grubu oturmuşlar. Kabilenin âlimlerinin de arasında olduğu seçkin bir heyet var… Bizi bekliyorlar. Biz kapıdan girince yüksek sesle ve koro halinde kelime-i tevhit zikri başladı. Kendilerine özgü lehçe ve melodisiyle… Biz onlardan daha şaşkın bir hal aldık. Oturduk. Hoş geldiniz ve memnuniyet ifadeleri…

Ailenin büyüğü söze şöyle başladı: “Siz, buraya kelime-i tevhidi yükseltmek için geldiniz. Biz de sizi bunun için bu şekilde karşıladık…” Kızı verecekleri için sevinçliyiz ama ortama başka bir ateş düştü. Hata yapma ve hedeften sapma lüksünü yok eden bir vebal bu… Hem o gün hem de ondan sonraki süreçlerde hep aynı vurgu yapıldı. Hem de defalarca… “Biz tarihteki Türkleri biliyoruz. Onların yöneticilerini, âlimlerini, şeyhlerini... Avrupa içlerine kadar giden cihatlarını... Onların torunu olarak şimdi de sizleri gördük. Sizi böyle karşılıyoruz…”

EN BÜYÜK GAYE İ’LAY-I KELİMETULLAH OLMALI

Hiç birisi adımızı bilmez. Ama bildikleri tek şey vardır. “Bunlar Türk ve dedeleri gibi gideceği her yere tek bir gaye için gitmeli. O da i’lay-ı kelimetullah olmalı…” Bir de onlara yön veren ve bu mümbit topraklar için yola koyanları tanıyorlar, biliyorlar, dua ediyorlar. Omuzlarımızdan atamayacağımız tek yük budur.

Türkiye’de ekonomik kriz çıkmış… Yedi düvele karşı amansız bir mücadele verirlermiş... İçerde muhalifleri, dışarda canhıraş saldıran azılı düşmanlar varmış… Bunlar için dua ederler. Ama gene de sizin kanatlarınızı açmanızı beklerler. O kadar açmalısınız ki altına alınmamış bir tek mazlum kalmamalı...

Burası mümbit bir topraktır. Tohum ekmeye ve bir ağaç dikmeye müsaittir. “Yarın kıyametin kopacağını bilseniz, elinizdeki son fidanı mutlaka dikiniz” hadis-i şerifinin tam da yeridir.

Köylerde henüz kalbine iman ağacı dikilmemiş ne çok insan var… Daha önce hiç duymadıkları kelime-i tevhit ekilecek…

Merhamet tohumları ekilecek ne çok yürek var. Sömürmeden, incitmeden, kalbini kırmadan…

Bizim gözümüzle küçük de olsa bir sadakayla yeşerecek gönüller var. Hatırlanmış olmanın, dikkate alınmanın, uzaklardan kendisine değer verilmenin yeşerteceği gönüller…

Ormanın ağaçları, kuşları ve imana susamış gönülleri, ilk kez ezan sesi duyacak. Beş vakit ezanın dinmediği bir yerde ne çok gailemiz var değil mi? Siz hangi güzel tohumu ekmek isterseniz ona yer var.

Bir dostun emaneti olan Mushafları, yürüme engeli olan bir grup Müslümana gönderdik… Teşekkür ve hayır duaları geldi. Sonra da başka sıkıntılarını dillendiren mesajları… Buyurun size yeni bir tohum modeli daha…

Elinde dikecek ve sonra da gölgesi için medet umacak herkese bir yer var…

Omuzumuzdaki yükü, onlar da biliyor. Bu yükü kimin yüklenebileceğini de...

Kaynak: Haşim Akın, Altınoluk Dergisi 2020 Ocak, Sayı:407