Veysel Karanî Hazretleri'nin Mübarek Duâsı

Hikâyeler

Rasûlullah (s.a.v.) Efendimizin duâsını tavsiye ettiği Veysel Karanî Hazretleri'nin mübarek duâsı...

Hz. Ömer (r.a), Yemen’den destek bölükleri geldikçe:

“–Üveys ibn-i Âmir içinizde mi?” diye sorardı. Sonuçta Üveys’i buldu ve ona:

“–Sen Üveys ibn-i Âmir misin?” diye sordu. O da:

“–Evet” dedi.

Sonra aralarında şu konuşma geçti:

“–Murad kabilesinin Karen kolundan mısın?”

“–Evet.”

“–Sende alaca hastalığı vardı. Hastalığın geçti, ancak bir dirhem büyüklüğünde bir yerde kaldı öyle mi?”

“–Evet.”

“–Annen var mı?”

“–Evet.”

“–Ben Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’i:

«Üveys ibn-i Âmir size Yemen’li destek bölükleri içinde gelecektir. Kendisi Murad kabilesinin Karen kolundandır. Alaca hastalığına tutulmuşsa da iyileşmiştir. Sadece bir dirhem mikdarı bir yerde kalmıştır. Onun bir annesi vardır, ona son derece iyi bakar. O, (bir şeyin olması için) Allah’a dua etse, Allah onun duasını kabul eder. Senin için mağfiret dilemesini temin edebilirsen, fırsatı kaçırma, bunu yap!» buyururlarken işittim. Şimdi benim için istiğfar ediver!”

Üveys (r.a), Hz. Ömer için istiğfar etti.

Ömer (r.a):

“–Nereye gitmek istiyorsun?” diye sordu. Üveys el-Karenî (r.a):

“–Kûfe’ye” dedi. Ömer (r.a):

“–Senin için Kûfe valisine bir mektup yazayım mı?” dedi. O:

“–Fakir-fukara halk arasında olmayı tercih ederim” cevabını verdi.

Aradan bir yıl geçtikten sonra Kûfe eşrafından bir kişi hacca geldi. Hz. Ömer’e rastladı. Ömer (r.a), kendisine Üveys’i sordu. O da:

“–Ben buraya gelirken o, tamtakır denecek yıkık-dökük bir evde oturmakta idi.” dedi.

Ömer (r.a), ona, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in Üveys hakkındaki sözlerini nakletti. Kûfe’li adam hac dönüşü Üveys’e uğrayıp:

“–Benim için mağfiret dile!” diye ricada bulundu. Üveys (r.a):

“–Sen, güzel ve mübârek bir yolculuktan yeni geldin. Sen benim için dua et!” dedi.

Adam, dua isteğinde ısrar edince Üveys (r.a):

“–Sen Ömer’le mi karşılaştın?” dedi. Adam:

“–Evet” dedi.

Bunun üzerine Üveys (r.a), o kişi için istiğfarda bulundu.

Bu hâdise üzerine insanlar Üveys’in kim olduğunu anladılar. Kendisine teveccühün arttığını gören Üveys el-Karenî (r.a), şöhret âfetinden sakınmak için başını alıp gitti, Kûfe’yi terketti. (Müslim, Fedâilü’s-sahâbe 225; Ahmed, I, 38; III,180)

Diğer rivâyetlerde Rasûlullah Efendimiz (s.a.v), Üveys Hazretleri’nin fazîletini beyan sadedinde şöyle buyurmuşlardır:

“Yemen’den size Üveys adında bir adam gelecek. Annesinden başka kimsesi olmayan bu adam (sadece, anasına hizmet maksadıyla) Yemen’den ayrılmıyordu. O, alaca hastalığına tutulmuştu. Allah’a dua etti de, dinar veya dirhem büyüklüğündeki bir yer dışında, Allah onu hastalığından kurtardı. Ona hanginiz rastlarsa, sizin için istiğfar ediversin!” (Müslim, Birr, 223)

“Hiç şüphesiz tâbiîlerin en hayırlısı Üveys adındaki bir kimsedir. Onun bir anası vardır, alaca hastalığı geçirmiştir.(Ona rastlarsanız), sizin için istiğfar etmesini isteyiniz!” (Müslim, Birr, 224)

Üveys el-Karanî (r.a), akşama ulaştığında:

“‒Bu gece rükû gecesi!” der ve sabaha kadar rükû hâlinde ibadet ederdi. Başka bir akşam:

“‒Bu gece secde gecesi!” der ve sabaha kadar Cenâb-ı Hakk’a secde hâlinde ibadet ederdi. Akşam olunca evindeki fazla yiyecek ve elbiseleri tasadduk ettikten sonra şöyle tazarrû ve niyâzda bulunurdu:

“‒Allah’ım! Açlıktan ölen biri olursa beni bu sebeple hesâba çekip cezâlandırma! Allah’ım! Çıplak kaldığı için hastalanıp ölen olursa beni bu sebeple hesâba çekip cezâlandırma!” (Ebû Nuaym, Hilye, II, 87)

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Hz. Ömer'den 111 Hayat Ölçüsü, Erkam Yayınları, 2015