Velinin Çocuk Malları Üzerindeki Tasarruf Yetkisi

Sorularla İslam

İslam hukukuna göre velinin çocuk malları üzerindeki tasarruf yetkisi nedir?

Velinin, kısıtlıya ait mallar üzerindeki tasarrufu, kısıtlının maslahatı ile sınırlıdır. Bu yüzden zararlı olan tasarruflarda bulunması geçersizdir. Kısıtlının malını bağışlaması, tasadduk etmesi veya aşırı aldanma (fahiş gabin) ölçüsünde alış-veriş yapması bu niteliktedir. Ancak bağışı, sadakayı veya lehine vasiyeti kabul etmek gibi sırf yararlı olan tasarrufları geçerlidir. Alış-veriş, kiraya verme veya kiralama, ortaklık kurma veya ortak malı paylaşma gibi hem yarar ve hem de zarar söz konusu olabilen tasarruflarda da bulunabilir. Delil şu âyettir:

“Rüşd yaşına ulaşıncaya kadar yetimin malına en güzel olanın dışında yaklaşmayın.”[1]

Babanın tasarrufları: Babanın eksik ehliyetli çocuklarının malı üzerinde velâyet yetkisinin bulunduğunda görüş birliği vardır. O, dinden çıkma, malı saçıp savurma, israf etme gibi davranışları görülmedikçe bu yetkisini kullanmaya devam eder. Aksi durumda velâyet ondan alınır ve tayin ettiği vasi varsa malların yönetimi ona geçer.

Hanefî ve Mâlikîlere göre mal üzerinde veli olan baba, eksik ehliyetlinin taşınır veya taşınmaz mallarını satış bedelinin misli ile yahut insanların aldanmayı normal saydıkları (yesir gabin) kadar bir farkla alıp-satabilir. Ancak insanların normal saymadıkları fahiş gabin (piyasada en yüksek veya en düşük fiyatın dışına çıkmada, akarda %20’den, hayvan satışında %10’dan, gıda ve menkul mallarda ise %5’ten yüksek veya düşük fiyat uygulamak. Yani alımda yüksek, satışta düşk fiyat uygulamak) ölçüsündeki bir farkla satış veya alış, kısıtlı kişi için yürürlük kazanmaz. Hanefîlerde fetvaya esas olan görüşe göre yalnız böyle bir mal alımı velinin kendisi hakkında yürürlük kazanır. Çünkü onun bu alım akdini ifaya gücü yeter. Satış ise kısıtlının açıkça aleyhine olduğu için yürürlük kazanamaz.

Diğer yandan baba, eksik ehliyetliye ait malı satış bedelinin misli veya yesir gabin kadar eksiği ile kendisine satın alabilir ve kendi malını ona aynı şekilde satabilir. Burada veli, akdin iki tarafını temsil eder ve onun ifadesi icap ve kabul yerine geçer. Babanın çocuğuna olan acıma duygusunun tam olması nedeniyle, malî akitlerde bulunması gereken iki taraf prensibi, bu konuda istisna edilmiştir.

Baba küçük çocuğunun malını başkasına teberru edemeyeceği gibi, bunu kendisine veya başkasına karz-ı hasen olarak da veremez. Çünkü burada bağış kısıtlının aleyhine bir tasarruf, karz vermek ise malın artışını engelleyen bir muameledir.

Ebû Hanîfe ve Muhammed eş-Şeybanî’ye göre baba, küçük çocuğunun malını, kendi borcu için rehin verebilir. Delil; çocuğuna ait malı emânet (vedîa) olarak verebilmesine kıyastır. Ebû Yûsuf ve İmam Züfer’e göre ise böyle bir rehin caiz değildir. Çünkü bunda maldan yararlanmayı engelleme söz konusu olur.[2]

Dipnotlar:

[1]. En’âm, 6/152. [2]. Zühaylî age VII, 752, 753.

Kaynak: Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Delilleriyle Aile İlmihali, Erkam Yayınları