Vefât Ânında İnsanın Îmânlı Gitmesi İçin Şeyh Yardımda Bulunabilir mi?

Tasavvuf

Tasavvufta “vefâtı ânında insana îmânlı gitmesi için şeyhinin yar-dımcı olacağı” söylenmektedir. Bu duruma göre Peygamberimiz (s.a.)’in amcası Ebû Tâlib’e vefâtı ânında îmân telkin edip onun kabûl etmemesini nasıl îzâh edilebilir? Prof. Dr. Hasan Kami Yılmaz cevaplıyor...

Müminin mümine yardımı ancak duâ ile olur. Şeyhin mürîdine vefâtı sırasında îmânlı gitmesi için yapacağı tek şey, ona duâ etmektir. Allah Teâlâ’nın müminin, kardeşine gıyâbındaki duâsını kabûl edeceği hadîslerde anlatılmaktadır.[1] Allah Teâlâ kulların birbirlerine olan hâlis duâlarını reddetmediğine göre şeyhin mürîde duâsı müstecâb olup kurtuluşuna vesîle olabilir.

Soruda zikri geçen Ebû Tâlib örneği bu konuya uygun değildir. Çünkü Ebû Tâlib henüz îmâna girmemiş bir kimsedir. Îmâna girmeyenin hidâyete ermesi, ancak Allah’ın elinde olan bir husûstur. Allah âdetâ bunu göstermek için bu olayı Kur’an’da anmıştır.[2] Fakat mümin bir mürîdin, îmânını kurtarması için şeyhin duâ ve himmeti, Ebû Tâlib örneğinden farklıdır. Hidâyete erdirme konusunda hiç bir kimse peygamberlerden daha himmetli ve gayretli olamaz. Bu yüzden böyle şeyleri şeyhlerin olağanüstülüğü gibi görmek de, göstermek de yanlış olur. Doğrusu sözün başında söylediğimiz gibi bunlar, duâ berekâtıyla meydana gelebilecek güzelliklerdir.

Dipnotlar:

[1].       Bkz. Tirmizî, Birr, 50.

[2].       Bkz. el-Kasas, 28/56.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları