Vatan ve Milletin Haysiyeti Nasıl Korunur?

Abidevi Şahsiyetler

Büyük Selçuklu Devleti hükümdarı Sultan Alp Arslan'ın vatan ve millet haysiyetini izetle koruyuşunu anlatan tarihi hadise...

“Büyük Selçuklu Devleti’nin ikinci hükümdarı Sultan Alp Arslan, Bizans İmparatoru Romen Diyojen’e (Dördüncü Domanos Diogenes) sulh için İbni Mühelban’ı elçi olarak gönderdiğinde Diyojen:

“Söyleyin Sultanınıza, nerede teslim olacağını kararlaştırsın. O benim büyük haçımı nasıl halifeye gönderdi ise ben de kendisini bir kafese tıkıp, papa hazretlerine takdim edeceğim.” diye alay etmeye yeltenir. Bunun üzerine İbn-i Mühelban tebessüm eder ve:

ARSLANLAR KAFESE GİRMEZ

“Yalnız bir şeyi unutuyorsunuz. Arslanlar kafese girmez. Bahsettiğiniz kişi Alp Arslan’dır.” diyerek muhataba layık olduğu cevabı verir...

Yine bu kibirli imparator, kaba ve küstah bir şekilde:

“Barış ancak ve ancak Rey’de yapılacaktır. Ben, İslâm ülkelerine, kendi ülkem gibi hâkim olmadan asla geri dönmeyeceğim... Biz, İsfahan’da kışlayacağız, hayvanlarımız ise Hemedan’da kışlayacaklar.” demesi üzerine, milletinin ve sultanının izzetini temsil eden elçi de vakur bir şekilde şu karşılığı verir:

“Hayvanlarınız, Hemedan’da kışlayabilir; ama sizlerin nerede kışlayacağınızı bilemem!”[1]

[1] İbrahim Refik, Tarih şuuruna Doğru, IV, 86.

Kaynak: Adem Ergül, 365 Lider Davranış, Erkam Yayınları