Vakur Ne Demek? Vakur Ne Anlama Gelir?

NE NEDİR?

Vakur ne demek? Vakur kelimesinin anlamı nedir? Vakur kelimesine örnek cümleler...

Vakur: Vakarlı, ağırbaşlı anlamlarına gelmektedir.

VAKUR KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Bir gün pâdişah, yine onu yanına almış, saray erkânı ile ava çıkmıştı. Tasmanın ipek ipi elinde, at üzerinde vakur bir şekilde ilerleyen sultan, gâyet neşeliydi. Fakat birden bu neşesini kaçıran bir şey oldu. Çok sevdiği köpeği, pâdişâhını unutmuş bir vaziyette başka bir şeyle oyalanmaktaydı. Pâdişah, önce mahzun olarak elindeki ipi çektiyse de köpek direndi; önündeki kemik parçasını kemirmeye devam etti. Bu hâl karşısında pâdişah, hayret ve hiddet hisleri arasında haykırdı:

“–Huzûrumda beni unutarak başka bir şeyle meşgul olmak! Nasıl olur bu?!” dedi.

*****

“–Hey büyük Allâh’ım!.. O, bir zamanlar kabına sığmayan hoppa kız nereye gitti; bu melekî vasıflara bürünen ciddî, vakur hanım kız nereden geldi? Nasıl ibretli bir sahne yâ Rabbi!.. Bir zıttan diğer bir zıtta, çukurdan zirve bir hâle geçebilmek, ancak Allah Teâlâ’nın husûsî bir lutfu!..” diye düşündü.

*****

Kral onun bu vakur tavrı karşısında:

“–Sen hristiyan olsan da mülkümün yarısını sana versem, seni mülk ve saltanatıma ortak yapsam, kızımı da seninle evlendirsem olmaz mı?” dedi.
Abdullâh -radıyallâhu anh-:

“–Sen bana, Muhammed -aleyhisselâm-’ın dîninden göz açıp kapayıncaya kadar dönmek üzere mülkünün tamâmını ve bütün Arapların mülklerini versen, bunu aslâ yapmam.” dedi.

*****

Mü’minler, birbirlerine karşı kardeşliklerini arttırmanın gayreti içinde olmalıdır. Buna mukâbil kâfirlere karşı da vakur durmaya, hiçbir zaman îmandan taviz vermemeye ihtimam göstermelidir. Cenâb-ı Hak da âyet-i kerîmede mü’minler için, “…Kâfirlere karşı çetin, kendi aralarında merhametlidirler…” (el-Fetih, 29) buyurmaktadır.

“Allah, inkâr edenlere, Hazret-i Nûh’un karısı ile Hazret-i Lût’un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki sâlih kişinin nikâhları altında iken onlara hainlik ettiler. Kocaları Allah’tan gelen hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara: «Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!» denildi.” (et-Tahrîm, 10)

*****

Rüyâsında Târih Baba’yla beraber şanlı târihimize yolculuk eden genç, o günden beri değişik bir ruh ve şuur dünyâsında idi. Ziyaret etmiş olduğu mübârek ecdâdının vakur sîmâları ve derin sözleri dimağında ve gönlünde silinmez izler bırakmıştı. Gözlerinde onların hayalleri, gönlünde hâtıralarıyla birlikte târihimizin o şanlı mîmarlarının türbelerini ve eşsiz mîraslarını tek tek ziyarete başladı. Bu arada gönlünde derin bir târih merakı uyanmıştı. Şanlı mâzîye âit köklü eserleri okumaya azmetti. Okudukça, görmüş olduğu rüyâ, kendisi için daha bir mânâ ve ihtişam kazandı.