Vahyin İlk Gelişinden Çıkarılacak Dersler

Siyer-i Nebî

Vahyin ilk gelişinden çıkarılacak esaslar nelerdir?

Vahyin ilk gelişini haber veren rivayetten şu esaslar anlaşılmıştır:

- Zor meseleleri üç defâ tekrar ederek öğretmek îcâb eder.

- Kur’ân öğretirken çocuğa üç defâdan fazla vurmamalıdır.

- Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz’in korku içinde halvetlerini yarıda keserek evlerine koşmaları, önceden böyle bir şey beklemediklerini, makâm ve liderlik merâklısı olmadıklarını göstermektedir. Allah Rasûlü (s.a.v) Efendimiz âniden böyle bir vazife ile karşı karşıya kalmışlardır. Yoksa daha evvel tasavvur ettikleri, hayâlini kurdukları ve planlar yaptıkları bir şeyi başlatmış değiller.

- Güzel ahlâk, sâhibini kötü ve çirkin hallere düşmekten kurtarıp selâmete çıkarır. Kimin hayır ve hasenâtı çok olursa, onun âkıbeti güzel olur, dîninin ve dünyasının selâmette olması umulur.

- İslâmî dâvette kadının mühim bir mevkii vardır.

Rasûlullah Efendimiz (s.a.v) şöyle buyururlar:

“Dünya bir metâʻdır (yani kendisinden biraz istifade edildikten sonra çabucak bitip tükenen şeydir); dünya metâʻının en hayırlısı ise sâliha kadındır.” (Müslim, Radâʻ, 64)

Evinde huzur ve dirlik bu­lunmayan bir erkek, ne kadar zengin olursa olsun bedbahttır.

- Dâvetçiler târih boyunca devamlı yalanlanmış ve memleketlerinden çıkarılmışlardır.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurur:

“Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki: «Ey Şuayb! Seni ve seninle beraber inananları memleketimizden kesinlikle çıkaracağız veya dinimize döneceksiniz» (Şuayb): «İstemesek de mi?» dedi.” (el-A’râf, 88)

“Kâfir olanlar peygamberlerine dediler ki: «Elbette sizi ya yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!» Rableri de onlara: «Zalimleri mutlaka helâk edeceğiz!» diye vahyetti.” (İbrâhîm, 13)

“Kavminin cevabı sadece: «Lût ailesini memleketinizden çıkarın; çünkü onlar (bizim yaptıklarımızdan) uzak kalmak isteyen insanlarmış!» demelerinden ibaret oldu.” (en-Neml, 56)

- Kişi, evvelâ kendi şahsından mes’ûldür. Sonra âilesi, akrabaları ve diğer insanlar gelir. İşte bu mes’ûliyetin ilk basamağının hakkını verebilmek için vahiy bir müddet kesilmiştir. Böylece Efendimiz (s.a.v)’in gönülleri, kendilerinin Allah’ın gönderdiği bir peygamber olduğu, kalb-i şeriflerine inen şeylerin Allah Teâlâ’dan gelen bir vahiy olduğu husûsunda mutmain olmuş, evvelâ kendileri buna îmân etmiş ve ileride karşılaşacakları esasları, nizâmı ve ahkâmı kabûle hazır hâle gelmiştir.

Kaynak: Dr. Murat Kaya, Siyer-i Nebi.