Üzerinde Kul Hakkı Olan Ne Yapmalı?

Hikâyeler

Üzerinde kul hakkı olan kişi ne yapmalıdır?

Hayatımızın tamamını kuşatan sorumlulukların başında kul hakkı gelir. Kul hakkına riayet etmek, Cenâb-ı Hakk’a olan imanımızın gereğidir.

KUL HAKKINA GİREN NE YAPMALI?

Resûlullah, bir gün ashâbı ile sohbet ederken, onlara, kul hakkı hususunda gösterilmesi gereken titizlikle alâkalı, Benî İsrâîl’in sâlihlerinden iki kişi arasında cereyân eden şöyle bir vâkıa nakletmişlerdir:

“Sizden önce yaşayanlardan bir kişi, bir kimseden akar (gelir getiren mülk) satın aldı. Bu akarı satın alan kimse orada, toprağa gömülü bir vaziyette, içinde altın bulunan bir küp buldu. Toprağı kendisine satan kimseye gelerek:

«–Altınını al! Ben senden toprak satın aldım, altını satın almadım!» deyince (arsayı) satan kimse:

«–Ben sana arâzîyi içinde bulunan her şeyiyle birlikte sattım!» dedi.

(Kul hakkı ve helâl lokma hususunda takvâ sahibi olan bu iki kişi, aralarında anlaşamayınca bir hâkime mürâcaat ettiler. Hâkim, onları gıpta ve hayranlıkla dinledikten sonra:)

«–Sizin çocuklarınız var mı?» dedi.

Onlardan biri, oğlunun; diğeri de kızının olduğunu söyledi. (Bunun üzerine) hâkim:

«–Oğlunuzla kızınızı evlendirin! Bu paradan ikisi için harcayın ve tasaddukta bulunun!» dedi.” (Buhârî, Enbiyâ, 54; Müslim, Akdiye, 21; İbn-i Mâce, Lukata, 4)

İşte İslâm’ın mü’min gönüllere yerleştirmek istediği gönül hassâsiyeti… Bir müddet sonra bırakılıp gidilecek ve zerrelerine kadar hesabı verilecek olan fânî nîmetler yüzünden ebedî hayatını tehlikeye atmama firâsetinin canlı bir misâli… Günümüzün materyalist ve menfaatperest zihniyetlerinin kâ‘bına varamayacağı bir gönül olgunluğu…

Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Gönül Yolculuğu, Erkam Yayınları