Tuğrul Bey Kimdir?

KİM KİMDİR?

Tuğrul Bey kimdir? Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucusu; Tuğrul Bey’in hayatı.

Tuğrul Bey, 995 yılında Seyhun boylarındaki Cend şehrinde doğdu.

Babası Mîkâil gayri müslim Türkler’le yapılan bir savaşta şehid düştüğünden Tuğrul ile ağabeyi Çağrı’yı dedeleri Selçuk Bey büyüttü.

Selçuk Bey’in ölümünün ardından yerine oğullarından Arslan (İsrâil) Yabgu geçti. Arslan Yabgu, 1025 yılında Gazneli Mahmud tarafından hile ile yakalanıp Hindistan’daki Kālincâr Kalesi’ne hapsedildi.

Burada iken yeğenleri Tuğrul ile Çağrı beylere haber göndererek onları Gazneliler’le mücadeleye teşvik etti. Arslan Yabgu’nun ölümü üzerine 1032) yerini Selçuk’un hayatta kalan tek oğlu Mûsâ İnanç Yabgu aldı. Ancak idare fiilen Tuğrul ve Çağrı beylerin elindeydi. Karahanlılar ile Selçuklular arasındaki dostluk Ali Tegin’in 426’da (1035) ölümüyle sona erdi. Ali Tegin’in oğullarının çocuk yaşta olmasından faydalanarak Karahanlı iktidarını eline geçiren beylerin düşmanca tavırları yüzünden Nûr yöresinde kalamayacaklarını anlayan Tuğrul ve Çağrı beyler, Hârizm’e göç edip Hârizmşah Hârun ile dostluk münasebetlerini kuvvetlendirmeye çalışırken Cend hâkimi Şah Melik’in baskınına uğradılar.

Mayıs 1035’te Gazneli Devleti’ne ait Horasan’a geçtiler; Merv, Serahs, Ferâve arasındaki Nesâ yöresini yurt tuttular. İnanç Yabgu, Tuğrul ve Çağrı beyler Gazneli Hükümdarı Sultan Mesud’a gönderdikleri mektupta hizmetine girmek istediklerini bildirdiler. Sultan Mesud bu isteği reddetti ve onları Horasan’dan çıkarmak için bir ordu yolladı. Selçuklular, Hisâr-ı Tâk’ta vuku bulan çarpışmada Gazneliler’e karşı parlak bir zafer kazandılar. Bunun üzerine Sultan Mesud Nesâ’yı Tuğrul Bey’e, Dihistan’ı Çağrı Bey’e, Ferâve’yi İnanç Yabgu’ya verdi.

Nesâ’da kazandıkları zafer Tuğrul ve Çağrı beylerin Horasan’da bir devlet kurabilecekleri düşüncesini güçlendirdi. Bu sebeple yeniden akınlara başladılar. Selçuklu akınlarını önlemek isteyen Gazneliler’le Selçuklular arasında ufak çaplı çarpışmalar oldu.

DANDANAKAN SAVAŞI

23 Mayıs 1040’da Merv yakınlarındaki Dandanakan Kalesi önünde cereyan eden savaşı Selçuklular kazandı. Tuğrul Bey zaferin ardından kurulan Büyük Selçuklu Devleti’nin sultanı ilân edildi.

Tuğrul Bey 1042-43 yıllarında Hârizm’i fethetti. Tuğrul Bey’in aynı yıl Rey’e gönderdiği İbrâhim Yinal şehri imar etti ve başşehir olarak hazırladı. Arslan Yabgu’ya bağlı Oğuzlar da bu yöredeydi. Başlarında Göktaş, Boğa, Mansûr ve Anasıoğlu adlı beyler bulunuyordu. Tuğrul Bey onlara elçi gönderip hizmetine girmelerini istediyse de kabul etmeyerek el-Cezîre’ye gittiler; daha sonra Azerbaycan’a gelip muhtemelen Tuğrul Bey’e itaat ettiler.

PASİNLER ZAFERİ

İnanç Yabgu’nun oğlu Hasan Bey’in 1047 yılında Aras kıyısında Becni yakınında Bizanslılar tarafından pusuya düşürülerek öldürülmesi üzerine Tuğrul Bey, İbrâhim Yinal’ı beraberinde Arslan Yabgu’nun oğlu Kutalmış ile gönderdi. Selçuklu ordusu Erzurum’u fethettikten sonra Pasin ovasında 1048 yılında Bizans ordusunu ağır bir yenilgiye uğrattı; Selçuklular’ın eline çok sayıda esir ve ganimet geçti. Tuğrul Bey, Bizans imparatorunun isteğiyle esirlerden Gürcü prensini fidye almadan serbest bırakıp elçisiyle birlikte İstanbul’a yolladı. Bu elçi, imparatordan İstanbul’daki caminin onarılmasını ve Tuğrul Bey adına hutbe okunmasını, vergi verilmesini istedi. İmparator camiyi tamir ettirmiş, hatta caminin mihrabına Tuğrul Bey’in sembolü olan ok ve yay işaretini koydurmuş, ancak vergi ödemeyi kabul etmemiştir.

Tuğrul Bey, Mervânîler’i,  Büveyhîler’i ve Şeddâdîler’i itaat altına alıp İsfahan’ı bir süre başşehir edindi, fakat aynı yıl tekrar Rey şehrini merkez yaptı. Tuğrul Bey, Malazgirt’i kuşattı; büyük çaba gösterilmesine rağmen müstahkem şehir fethedilemedi.

TUĞRUL BEY’İN HALİFE İLE GÖRÜŞMESİ

Tuğrul Bey, 1055 yılında Halife Kāim-Biemrillâh’ın davetiyle kalabalık bir ordunun başında Bağdat’a girdi. İlk girişinde 13 ay 13 gün kaldığı Bağdat’ta Dicle kıyısında bir cami, kendisi için saray, beyleri için konaklar ve askerleri için kışlalar ve çarşı yaptırdı.

Muhteşem bir törenle Tuğrul Bey o güne kadar hiç görüşmediği Halife Kāim-Biemrillâh’ın huzuruna kabul edildi. Halife 7 arşın yüksekliğinde bir taht üzerinde oturuyordu; sırtında Hz. Peygamber’in hırkası, elinde de altından bir asâ bulunuyordu. Tuğrul Bey de yüksek bir taht üzerine oturtuldu. Halife Tuğrul Bey’i takdir ettiğini, Allah’ın kendisine ihsan ettiği ülkelerin ve memleketlerin idaresini ona verdiğini ve bu ülkeleri adaletle yönetmesini söyledi. Tuğrul Bey de onun emirlerini yerine getirmek için Allah’ın yardımına güvendiğini belirtti. Ardından Tuğrul Bey’e yedi iklimin idaresinin sembolü olarak yedi siyah hil‘at giydirildi. Başına da mücevherlerle süslenmiş bir taç konuldu. Halife Kāim-Biemrillâh, 23 Ocak 1058’de Tuğrul Bey’i doğunun ve batının hükümdarı ilân etti ve bizzat eliyle kılıç kuşattı. Tuğrul Bey de halifeye 50 bin altın, değerli kumaşlar, silâhlar ve soylu atlar sundu.

İbrâhim Yinal, Hemedan yöresindeki Oğuzlar’ın yanına giderek onların desteğini aldıktan sonra Tuğrul Bey’i Hemedan’da kuşattı. Oğuzlar’ın hazineyi yağmalamak amacıyla kuşatmayı bırakmasından faydalanan Tuğrul Bey, Hemedan’dan Rey’e geçti. Yeğenleri Alparslan, Kavurd Bey ve Yâkūtî yardımıyla Yinal’ı mağlup edip esir aldı ve yayının kirişiyle onu boğdurdu.

TUĞRUL BEY’İN VEFATI

Tuğrul Bey, Çağrı Bey’in ölümünün ardından onun oğullarından Süleyman’ın annesiyle evlendi ve kendi çocuğu olmadığından Süleyman’ı veliaht ilân etti. 1061 yılında Horasan’da Damgan yöresindeki Girdkûh Kalesi’ne kapanan Kutalmış Sultan Tuğrul Bey’e isyan etti ve isyanı sultanın ölümüne kadar sürdü. Ertesi yıl Sultan Tuğrul Bey halifenin kızı Seyyide Hatun ile evlendi. Altı ay sonra yetmiş yaşlarında 4 Eylül 1063’de Rey’de vefat etti; Rey’de kendi adıyla anılan türbesine (Günbed-i [Burc-i] Tuğrul Beg) gömüldü.

Tuğrul Bey kan dökmekten hoşlanmayan, merhametli, asil davranışlı, kusur ve hataları bağışlayan, sabırlı, kibirden uzak, cömert, dürüst ve dindar bir hükümdardı.

Kaynak: DİA