Tevessül, İstigâse ve İstiâne Sebeplere Sarılmakla mı Olur?

Tasavvuf

Tevessül, istigâse ve istiâne sebeplere sarılmakla mı olur? Örnekleri var mıdır? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Evet, istiânede sebeplere sarılma söz konusudur. Allah Teâlâ kendisinden istiâne eden; yâni yardım taleb eden nebîlerinin isteklerini birtakım sebeplerle gerçekleştirmiştir. Nitekim İsrâiloğullarının kendisinden su istemeleri üzerine Allah’tan istiskâ eden; yâni su ve yağmur isteyen Hz. Mûsâ (a.s.)’ya Allah, doğrudan su vermek yerine asâsını kayaya vurmak sûretiyle bir sebebe bağlı olarak su vermiştir.[1]

Hz. Meryem Allah Teâlâ’dan azık talebinde bulunduğunda azığını ağzına koyuvermek yerine kuru hurma ağacını sallamasını emretmiş ve ağaçtan olmuş hurmalar dökülmüştü.[2] Bütün bunlar istiânenin bir vesîle ile yardım dilemek ve sebeplere sarılmak anlamına geldiğini gösteren örneklerdir.

Hayâtta bulunan ya da ölmüş insanlara yapılan tevessül aslında o kişinin sâlih ameliyle yapılan tevessülden başka bir şey değildir. Kişinin sâlih olduğuna inandığı; velâyetini ve fazîletini hüsn-i zanla kabûl ve takdîr ettiği, Allah’ın onu sevdiğine ve onun da Allah’ı sevdiğine inandığı bir kimseye tevessülü, böyle bir tevessüldür.

Dipnotlar:

[1].       el-Bakara, 2/60.

[2].       Bkz. Meryem, 19/25.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları