Tenezzül Ne Demek? Tenezzül Ne Anlama Gelir?

NE NEDİR?

Tenezzül ne demek? Tenezzül kelimesinin anlamı nedir? Tenezzül kelimesine örnek cümleler...

Te­nez­zül: Al­çak­ gö­nül­lü­lük gös­ter­me. İn­me, al­çal­ma anlamlarına gelmektedir.

TENEZZÜL KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Nihâyet beklenen Nûr, milâdî 571 yılının 20 Nisan’ına tesâdüf eden 12 Rabîulevvel Pazartesi sabahında tan yeri ağarırken zuhûr âlemine tenezzül ederek Abdullâh ve Âmine’nin izdivac kucağında dünyâmızı şereflendirdi.

*****

İstişâre aynı zamanda, istişârede bulunulan kimselere bir değer verildiğini de gösterir ki bu, onların hizmete daha büyük bir şevk ve azimle omuz vermelerine vesîle olur. Diğer taraftan istişâre, hizmet ehlinin benlik duygusunu da asgarîye indirerek, kişiyi yaptığı hizmetle böbürlenme âfetinden korur. İstişâreye tenezzül edilmemesi ise kendini etrafındaki kardeşlerinden üstün görme mânâsına gelen kibir ve ucup hastalıklarının bir alâmetidir.

İstişârenin netîcesi mutlakâ tatbîk edilmelidir. Samîmiyetsiz, âdet yerini bulsun diye baş sallayarak yapılan istişâreler, fayda yerine zarar getirir. İstişâre, o işe ehil kimselerle yapılmalı, ayrıca herkes çekinmeden fikrini açıkça söylemelidir ki hakîkat ve rahmet tahakkuk etsin. Ancak istişâre edilecek şahıs, danışılacak mevzuda ehil bir kimse olmazsa, bu durumda netice, isâbetsiz ve yanlışlarla dolu olur. Dolayısıyla, tıbbî bir meselenin bir hukukçuya danışılarak halledilmeye çalışılmasındaki garâbet cinsinden vebâli mûcib hatâlara meydan verilmemelidir.

*****

Bir gün Sultan Ahmed Han, çok sevdiği üstâdı Hüdâyî Hazretleri’ne kıymetli bir hediye göndermişti. Fakat Hüdâyî Hazretleri, devlet ricâlinden hediye alma alışkanlığı olmadığı için kabûl etmedi. Bunun üzerine hediyeyi artık uhdesinden çıkarmış olan Sultan Ahmed Han, onu devrin şeyhlerinden Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’ne gönderdi. Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’nin hediyeyi kabûl etmesi üzerine de onu bir ziyareti
esnâsında:

“–Efendim! Ben bu hediyeyi daha evvel Hüdâyî Hazretleri’ne göndermiştim; kabûl buyurmamıştı. Fakat siz kabûl buyurdunuz!” dedi.

Sultânın murâdını anlayan Sivâsî Hazretleri şu hikmetli cevâbı verdi:

“–Sultânım! Hazret-i Hüdâyî bir ankâdır ki, lâşeye tenezzül etmez!”

Bu cevaptan memnun olan Sultan, aradan birkaç gün geçtikten sonra Hüdâyî Hazretleri’ne uğradı. Ona da:

“–Efendim! Sizin kabûl etmemiş olduğunuz o hediyeyi Abdülmecîd Efendi kabûl buyurdu.” dedi.

Hazret-i Hüdâyî de mütebessim bir çehre ile:

“–Sultânım! Abdülmecîd Efendi bir deryâdır. Koca deryâya bir damlacık mâsivâ kiri düşmesi, onun sâfiyetine zarar vermez!” buyurdu.

Diğer taraftan; “Meyveli ağaç taşlanır.” denilmiştir. Kâmil müʼminler de, kendilerine gelebilecek taşlara hazırlıklı olmalıdırlar.