Teğabün Suresi 2. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Teğabün Suresi 2. ayeti ne anlatıyor? Teğabün Suresi 2. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Teğabün Suresi 2. Ayetinin Arapçası:

هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ فَمِنْكُمْ كَافِرٌ وَمِنْكُمْ مُؤْمِنٌۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَص۪يرٌ

Teğabün Suresi 2. Ayetinin Meali (Anlamı):

Sizi yoktan yaratan O’dur. Böyle iken kiminiz kâfir oluyor, kiminiz mü’min. Allah, yaptığınız her şeyi hakkiyle görmektedir.

Teğabün Suresi 2. Ayetinin Tefsiri:

Allah Teâlâ sonsuz bir kuvvet ve kudret sahibidir. Kâinatın yegâne hâkimidir. Göklerde ve yerde olan her şey O’na boyun eğmiş, O’nun emrine teslim olmuş, O’nu tesbih etmektedir. Her bir varlık Cenâb-ı Hakk’ın her türlü zaaf, ayıp ve noksanlardan pak ve uzak olduğuna şâhitlik etmektedir. Eğer O’nun zât, sıfat ve fiillerinde en küçük bir noksanlık olsaydı, böylesine mükemmel bir nizama sahip olan kâinatın ayakta kalması mümkün olmazdı. İnsanı yoktan yaratan, ona en güzel şekli ve özellikleri veren de O’dur. O’nun ilmi gökleri, yeri ve her şeyi kuşatmıştır. İnsanın gönlünün derinliklerinde olan en ince düşünceler bile O’nun bilgisi dâhilindedir. Dolayısıyla hiç kimsenin yaptığı bir şeyi inkâr etmesi veya Allah’tan gizlemesi mümkün değildir.

Şu misâl, Yüce Rabbimize haber verilen sıfatlarıyla birlikte kâmil mânada iman etmenin kulun kalbinde nasıl bir tesir icrâ ettiğinin açık göstergesidir:

Bir gece vaktiydi. Hz. Ömer, mûtâdı olduğu üzere Medine sokaklarını gezmekteydi ki, ansızın durakladı. Önünden geçmekte olduğu evden dışarıya kadar taşan bir tartışma sesi dikkatini çekmişti. Bir ana, kızına:

“–Kızım, yarın satacağımız süte biraz su karıştır!” demekteydi. Kız ise:

“–Anacığım, halîfe süte su karıştırılmasını yasak etmedi mi?” dedi. Ana, kızının sözlerine sert çıkarak:

“–Kızım, gecenin bu saatinde halîfe süte su kattığımızı nereden bilecek?!.” dedi. Ancak gönlü Allah sevgisi ve korkusu ile dipdiri olan kız, anasının süte su katma hîlesini yine kabullenmedi:

“–Anacığım! Diyelim ki halîfe görmüyor, peki Allah da mı görmüyor? Bu hîleyi insanlardan gizlemek kolay, ama her şeyi görüp bilen kâinatın yaratıcısı Allah’tan gizlemek mümkün mü?..” dedi.

Rabbânî hakîkatlerle dolu temiz bir vicdan ve diri bir kalbe sahip olan bu kızın, derûnî bir Allah korkusu içinde annesine verdiği cevap, Ömer (r.a.)’ı son derece duygulandırdı. Mü’minlerin Emîri, onu sıradan bir sütçü kadının kızı değil, gönlündeki takvâsı ile müstesnâ bir nasip bildi ve oğluna gelin olarak aldı. Beşinci halîfe olarak zikredilen meşhur Ömer b. Abdülazîz, işte bu temiz silsileden doğdu. (bk. İbnü’l-Cevzî, Sıfatü’s-Safve, II, 203-204)

Hâsılı gerek göklerin ve yerin, gerek insanın böyle itina ile yaratılmasının hikmeti, fani dünya hayatı değil, şüphesiz ki âhiret hayatıdır. Sonunda herkes Allah’ın huzuruna varıp yaptıklarının hesabını verecektir.

O hâlde, Allah’ın bu sınırsız kuvvet ve kudretini hesaba katmayıp inkâra devam eden ey zâlimler:

Teğabün Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Teğabün Suresi 2. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...