Teğabün Suresi 14. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Teğabün Suresi 14. ayeti ne anlatıyor? Teğabün Suresi 14. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Teğabün Suresi 14. Ayetinin Arapçası:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنَّ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ وَاَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَكُمْ فَاحْذَرُوهُمْۚ وَاِنْ تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ

Teğabün Suresi 14. Ayetinin Meali (Anlamı):

Ey iman edenler! Eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşman olanlar çıkabilir; onlara karşı dikkatli olun! Bununla beraber eğer affeder, hoş görür ve kusurlarını örterseniz bu sizin için bir fazilettir. Hiç şüphesiz Allah da, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir.

Teğabün Suresi 14. Ayetinin Tefsiri:

Yüce Rabbimiz mü’minlerden kayıtsız şartsız Allah’a ve Rasûlü’ne itaat istemektedir. Ancak mü’min, istenilen şekilde itaat etmeye çalışırken önüne bir takım engeller çıkabilir. Hatta bu engeller yakınlarından, eş ve çocuk gibi insanın sevip tutkuyla bağlandığı kimselerden neş’et edebilir. İşte Cenâb-ı Hak bu hususta bizleri uyarmakta ve böyle tehlikelere karşı dikkatli olmaya çağırmaktadır. Ancak böyle bir tehlike hanım ve çocuklardan babaya karşı oluşabileceği gibi, koca ve çocuklar tarafından anneye karşı da oluşabilir. Âyet-i kerîme her iki duruma da ışık tutmaktadır.

İniş sebebi olarak nakledilen şu hâdiseleri dikkatle incelediğimizde âyetlerin mânasını daha iyi anlama imkânı doğacaktır:

  Avf b. Mâlik el-Eşca’î Resûlullah ile birlikte savaşa gitmek istemişti. Ço­luk çocuğu toplanıp onun ayrılığına dayanamayacaklarını söylediler, ağlayıp sız­ladılar ve sonunda onu bu kararından vazgeçirdiler. Ama Avf daha sonra bu yaptığından dolayı çok pişman oldu. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXX, 25)

  Mekke’de müslüman olanlar hicret etmek isteyip ço­luk çocukları buna razı olmayınca, “Şayet Allah beni hicret yurdunda sizinle bir araya getirirse görün bakın size neler edeceğim!” diye söylenir yeminler ederlerdi. (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXX, 25)

  Bazı Mekkeliler müslüman olmuş ve Medine’ye hicrete karar vermişlerdi. Aileleri buna karşı çıktı. Fakat bir süre sonra onları din­lemeyip Medine’ye geldiler. Daha önce müslüman olanların dinî konularda epeyce mesafe almış ve yetişmiş olduklarını görünce, buraya gelmelerine karşı çı­kan eş ve çocuklarına kızdılar ve onları cezalandırmayı düşündüler. (Tirmizî, Tefsir 64)

İnsan eşinin ve çocuklarının terbiyesiyle meşgul olmalı, her türlü hareketlerine dikkat etmeli, onlarla irtibatını sürdürmelidir. Büsbütün uzaklaşıp onları kendi hallerine bırakmamalıdır. Onların dine zarar vermeyecek hatalarını affetmelidir. Meşrû çerçevede müsâmahalı ve bağışlayıcı olmalıdır. Ancak bu yolla onlara tesir etmek, onları eğitip belli bir mânevî seviyeye getirmek mümkün olabilir. Kaba, katı ve sert tavırlarla, vurup kırma ve asıp kesmeyle aile içinde dirlik düzenlik kalmaz. Bu sebeple Yüce Rabbimiz, af, müsamaha ve bağışlama yoluyla aile içi düzeninin sağlamasını ve aile fertleri arasında muhabbet ve bağlılığın tesisini istemektedir. Burada yine en büyük vazife aile reisi olan babalara düşmektedir. Nitekim Efendimiz (s.a.s.)’in şu davranışı hepimiz için güzel bir örnek teşkil etmektedir:

Birgün Peygamberimiz (s.a.s.) minberde konuşma yaparken henüz birer çocuk olan torunları Hasan ve Hüseyin’in kırmızı elbiseleri içinde kendisine doğru düşe kalka geldiklerini görünce, minberden indi, onları kucağına aldı ve onlarla birlikte tekrar minbere çıktı. Ardından “Mallarınız ve çocuklarınız birer imtihan vesilesidir” (Teğâbün 64/15) buyuran Allah doğru söylemiştir. Bunları görünce dayanamadım” buyurdu ve konuşmasına devam etti.” (Ebû Dâvûd, Salât 226, 227; Tirmizî, Menâkıb 30)

Ey mü’minler:

Teğabün Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Teğabün Suresi 14. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...