Tasavvufta Oto-Kontrol Mekanizması Var mıdır? Nasıl İşler?

Tasavvuf

Tasavvufta oto-kontrol mekanizması var mıdır? Nasıl işler? Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz cevaplıyor...

Evet, tasavvuf ve tarîkatların iki tür oto-kontrol mekanizması vardı. Bunlardan biri tekkelerin kendi içinde seyr u sülûk ile işleyen ve sâdece hilâfet alanlara irşâd imkânı sağlayan mekanizmaydı. Özellikle büyük merkez tekkeler kendilerine bağlı taşra tekkelerine halîfeler/vekîller gönderir, meydana gelebilecek şikâyetlere göre bu kişilerin azl ve tâyinleri için meşîhat ve saltanat makâmına arîzalar/dilekçeler takdîm ederlerdi. Yetki ve sorumluluk âsitâne tâbir edilen merkez tekkelerde olurdu. Teftiş ve murâkabe de onlar tarafından yapılırdı.

Tekkelerin kendi içindeki oto-kontrol mekanizmasının zaafa uğraması ve halkın şikâyetleri, yöneticileri birtakım ıslâh çalışmaları ile bu mekanizmaya işlerlik kazandırmaya yöneltmiştir. Nitekim XIX. yüzyılda kurulan “Meclis-i meşâyıh”ın amacı, oto-kontrol sistemini daha sağlıklı bir biçimde hayâta geçirmekti. Bu amacı gerçekleştirmek için birtakım çalışmalar yapılmış ve tekke şeyhlerinin dînî ve tasavvufî eğitimleri için belli esâslar vaz’edilerek icâzet zorunluluğu getirilmiştir.

İkinci oto-kontrol sistemi ise sosyal kontrol mekanizması olan halkın ve tarîkat bağlılarının tepkisi ve kontrolü idi. Bütün sosyal kurumlarda olduğu gibi tekkelerde de bu mekanizma son derece önemliydi. Halkın eğitim düzeyinin yüksek olduğu dönemlerde etkili bir biçimde çalışır ve ehil olmayan kimselerin işbaşına gelmesini önlerdi. Ama halkın eğitim düzeyi gerileyince bu mekanizmanın etkisi de azaldı.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları