Tasavvufa Ayrı Bir Din midir?

Tasavvuf

Tasavvufa ayrı bir din gibi bakanlar var. Bu konudaki fikriniz nedir? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz cevaplıyor...

Daha önceki sorularda saydığımız delîller, tasavvufun İslâmî bir ilim olduğunu göstermek için kâfîdir sanırım. Tasavvufun ayrı bir din olduğu görüşünü savunanlar, ya gerçek tasavvuf çevrelerinin de kabûl etmediği birtakım istismârcı ve sapıkların durumuna bakıp bir genelleme yaparak yanılıyorlar, ya gerçek tasavvufu yeteri kadar bilmiyorlar, ya da hasmâne bir tavır içindedirler.

Birinci grupta bulunanlar, bugün tasavvufu bir istismâr aracı olarak kullanıp birtakım maddî ve dünyevî çıkarlar sağlamak isteyenlere bakıp tasavvuf hakkında genel bir hüküm vermektedirler. Aslında gerçek sûfîler, böylelerini tasavvuf ehli olarak bile görmemektedir. İkinci grupta yer alan ve müteşerrî tasavvufun temel esâslarını bilmeyen kişilere, müteşerrî mutasavvıfların eserlerini ve hayâtlarını okuyup incelemelerini tavsiye ederiz. Kuşeyrî’yi, Gazzâlî’yi, İmâm-ı Rabbânî’yi ve diğerlerini okusunlar. Üçüncü grupta bulunanları ise biraz insâfa dâvet ederiz.

Sûfîlerin yeni bir din ihdâsı ile ortaya çıkan kimselere karşı yaptıkları mücâdele, tasavvufu bir din gibi görme iddiâsının doğru olmadığını göstermek için yeterli bir delîldir. Nitekim İmâm-ı Rabbânî döneminde yaşayan devrin sultanı Ekberşâh, İslâm, Hıristiyanlık ve Hinduizm’den karma bir din ihdâs etmeye kalkışmıştı. Bu zâtla amansız bir mücâdele sürdürüp ona engel olan İmâm-ı Rabbânî hazretleridir. Kendisine “ikinci bin yılının yenileyicisi” anlamına müceddid-i elf-i sânî denilmesinin sebebi bu mücâdele ve hizmetidir. Her biri Allah ve peygamber âşıkı, İslâm hâdimi olan sûfîlerin temsîl ettiği tasavvufun bir başka din gibi takdîm edilmesinin ilmîlik ve insâf ölçüleri ile bağdaşır yanı yoktur.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları