Tasavvuf Düşünce Târihimizde, Gelişimin Önünde Engel midir? Tasavvuf Rasyonel Düşünce Üretimini Engeller mi?

Tasavvuf

Tasavvufun düşünce târihimizde, gelişimin önünde engel gibi dur-duğunu söyleyenler var. Onların iddiâlarına göre: “Bir kişiyi ör-nek almak ve onun her düşüncesini kabûl etmek rasyonel düşünce üretimini engellermiş.” Bu konuda ne dersiniz? Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz anlatıyor...

Tasavvufun İslâm düşüncesinin önemli bir ayağını oluşturduğunu söylemek mümkündür. İslâm düşüncesi felsefe, kelâm ve tasavvuftan oluşur. İslâm felsefesi bilindiği gibi Yunan felsefe kaynağından ortaya çıkmış; Kindî, Fârâbî, İbn Sinâ ve İbn Rüşd gibi önemli temsîlciler yetiştirmiştir. Nazar ve istidlal tarîkıyla varlık problemini ve insanın nereden gelip nereye gideceği meselesini araştırır. İlm-i kelâm ise daha çok inanç esâslarını nasslar çerçevesinde aklî delîllerle isbâtlamayı amaçlayan bir yapıya sâhiptir.

Tasavvuf ise hem felsefenin ilgilendiği, hem de ilm-i kelâmın meşgûl bulunduğu alanlarda keşf ve ilhâm tarîkından da beslenen bir düşünce sistemi geliştirmiştir. Amacı insanın varlık problemini çözmesine, kitap ve sünnet çerçevesinde kalbî ve hissî çözümler sunmaktır. Bu açıdan bakıldığında Gazzâlî’nin İslâmî ilimleri ihyâ amacıyla kaleme aldığı İhyâu ulûmi’d-dîn eserinden sonra İslâmî düşüncede yüksek seviyede mahsûller üretilmiştir.

İbn Arabî’nin Fusûs’u, İbnü’l-Fârid’ın Dîvân’ı, Mevlânâ’nın Mesnevî’si, Gazzâlî’den sonra kaleme alınmış şâheserlerdir. XIII. yüzyılda gerçekleşen bu yükseliş daha sonraki yüzyıllarda yerini şerh geleneğine bırakmıştır. Böyle bir geleneğin başlamış olmasının pek çok sosyal ve kültürel sebepleri vardır. Bununla birlikte XIII. yüzyıldan sonra İslâm dünyâsında telif edilen eserlerin yoğun bir şekilde tasavvufî alana âid olduğu görülmektedir. Bu yüzden tasavvufun İslâm düşüncesine ket vurduğunu söylemek kadirbilmezlik olur.

Kaynak: Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, 300 Soruda Tasavvufi Hayat, Erkam Yayınları