Tarihimizden Alacağımız Tecrübe, Ders ve İbretler

TARİHİMİZ

Tarihimizden alacağımız çok tecrübeler, dersler ve ibretler nelerdir? Bu kazanımlardan yoksun bir şekilde gelişen toplum hangi sıkıntılar ile yüzyüze kalmaktadır? Çözümleri nelerdir?

Tarihimizden alacağımız çok tecrübeler, dersler ve ibretler vardır.

  • Fatih devrinde; bir medreseye, talebeleri imtihan etmek için, Rum kızları gönderilir. O talebeler, nefislerine uymamak için sobadaki ateşleri ellerine alır ve cehennem azâbını kendilerine hatırlatarak, iffetlerini korurlar.

Günümüzde ise; tâciz, tecâvüz ve iğfaller, iffetsiz hayatlar hangi seviyededir?

  • Tarihimizde «Nizâmiye», «Enderun» ve benzeri muazzam eğitim müesseseleri kuran; dârulkurrâ, dârulhadis, dâruşşifâ, dâruleytâm ve benzeri sayısız mektepler vücuda getiren; toplumun terbiyesi için de dergâh ve tekkeler inşâ eden bir medeniyete sahibiz.

Bugün bu tarihî tecrübelerden mahrum eğitim yuvaları; orman yakmamayı, çevreyi kirletmemeyi, hayvana eziyet etmemeyi, doktora hakaret etmemeyi, yani en basit âdâb-ı muâşereti olsun öğretebilmekte midir?

Düşünelim;

«–Rabbimin muhtaç mahlûkudur, aç kalmasına gönlüm râzı olmadı!» diyerek, günlük maîşetini bir köpeğe veren köleler, hangi terbiyeden, hangi mektepten mezun oldular?

Çobanlığını yaptığı koyunlardan birini; «Keselim sen de yersin, sonra kurt yedi dersin!..» denildiğinde, titreyen ve;

«–Allah nerede!» diyerek ihsan şuurunun zirvesini yaşayan o çobanlar, hangi mektebin talebeleriydiler?

Mes’ûliyet içinde kıvranan, mükemmel adâlet ve merhamet dolu idaresiyle şehirlerde âdetâ fakirliği yok eden Ömer bin Abdülazizler, hangi idarecilik fakültesinden yetiştiler?

Cihan hükümdarıyken, en gurur verici manzara karşısında dahî, enâniyete düşmeyip;

“–Bize fahretmek değil, hamdetmek düşer!” diyen Kanunîler, hangi doktora programında bu kıvâmı kazandılar?

Onların yegâne muallimi Allah ve Rasûlü idi. Onlar kendi medeniyetlerinde, kendi öz kültürleriyle yetiştiler;

“–Bize Allah yeter! O ne güzel vekildir!” dediler.

“Yiğit düştüğü yerden kalkar.” denilir. Milletçe eğitim sahasında sürçüp düştük ve yine eğitim sahasında ayağa kalkmamız -biiznillâh- mukadderdir.

Şeyh Edebâlîler, Akşemseddinler, Şâh-ı Nakşibendler, Üftâde ve Aziz Mahmud Hüdâyîler gibi büyük irşâd ehli eğitimciler ile şanlı bir mâzîye imza atan milletimiz yine aynı değerlerle ihtişamlı yarınlara yürüyebilir.

Rabbimiz, Dâru’l-Erkam ve Ashâb-ı Suffa nefesini ümmet-i Muhammed’in ve milletimizin üzerinden eksik eylemesin.

Özüne sâdık, millî ve mânevî değerleriyle kıymetlenmiş nesilleri nasip ve müyesser eylesin. Âmîn!..

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Yüzakı Dergisi, Yıl: 2021 Ay: Eylül, Sayı: 199