Tâ-Hâ Suresi 3. Ayet Meali, Arapça Yazılışı, Anlamı ve Tefsiri

Kuran Meali ve Tefsiri

Tâ-Hâ Suresi 3. ayeti ne anlatıyor? Tâ-Hâ Suresi 3. ayetinin meali, Arapçası, anlamı ve tefsiri...

Tâ-Hâ Suresi 3. Ayetinin Arapçası:

اِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۙ

Tâ-Hâ Suresi 3. Ayetinin Meali (Anlamı):

Onu ancak Allah’tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.

Tâ-Hâ Suresi 3. Ayetinin Tefsiri:

Kur’ân-ı Kerîm, Allah’tan korkan; âhiret hesâbından ve azâbından sakınanlara ilâhî hakikatleri hatırlatan, gönülleri uyandırıp akıllara istikâmet veren tesirli bir öğüttür. Yoksa Yüce Rabbimiz onu, Peygamberimiz’e ve ümmetine meşakkat çektirmek, onları zahmete koşup netice itibariyle bedbaht kılmak için indirmemiştir. Aksine onlara, maddi ve mânevî güçlerine, sahip oldukları istidat ve kabiliyetlerine uygun olarak belli sorumluluklar yükleyip neticede onları ebedî saadete eriştirmek için büyük bir rahmet tecellisi olarak lutfetmiştir. Okunması, ezberlenmesi, anlaşılması ve yaşanması ümmet-i Muhammed’e kolay gelsin diye de onu tedrîcî olarak, yavaş yavaş, peyderpey indirmiştir. Eğer Kur’ân-ı Kerîm yekpâre bir bütün halinde inseydi, onu lâfız, mâna ve muhtevâsıyla yüklenip taşımaya değil bir insanın, dağların bile takati yetmezdi.

Âyet-i kerîmelerin iniş sebebiyle ilgili olarak rivayet edilen şu ibretli hâdiseler, bu hakîkatin daha iyi anlaşılmasını sağlar: 

  Kur’ân-ı Kerîm’in inmeye başlamasıyla birlikte Resûl-i Ekrem (s.a.s.) ashâbıyla birlikte kalkıp gece namazı kılmaya başladılar. Efendimiz’in uzun uzun ibâdet ettiğini, ibâdet ederken adeta kendini yorduğunu gören Kureyş müşrikleri: “Bak, atalarının ve bizim dinimizi terk etmekle nasıl sıkıntıya düşüyorsun, ne kadar bedbaht oluyorsun!” dediler. Peygamberimiz (s.a.s.) de: “Hayır, aksine ben, âlemlere rahmet olarak gönderildim” buyurdu. Onların: “Hayır tam tersine sen elbette bedbahtsın” demeleri üzerine Allah Tealâ bu âyet-i kerîmeyi indirdi. (Vâhidî, Esbâbu’n-nüzûl, s. 312; Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXII, 4)

  Resûlullah (s.a.s.)’e: “Ey örtünüp bürünen Rasûlüm! Geceleyin kalk, az bir kısmı dışında geceyi ibâdetle geçir!” (Müzzemmil 73/1-2) âyet-i kerîmeleri nâzil olunca geceleri kalkıp namaz kılmaya başladı. O kadar çok kıyamda duruyordu ki ayakları şiştiğinden bir sağ ayağı üzerinde durup sol ayağını, bir sol ayağı üzerinde durup sağ ayağını dinlendirmek zorunda kalıyordu. İşte bunun üzerine “Tâ.Hâ. Biz bu Kur’an’ı sana güçlük çekip bedbaht olasın diye indirmedik....” âyet-i kerîmeleri nâzil oldu. (Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, XVI,148)

Habîb-i Ekrem (s.a.s.)’in âşıklarından İmam Bûsirî diyor ki:

“Ben, ayakları şişinceye kadar namaz kılarak, gecelerini ibâdetle ihyâ eden Resûlullah (s.a.s.)’in sünnetine tâbî olamadım, kendime zulmettim.”

  Resûlullah (s.a.s.) ve ashâbı geceyi ihyâ ederken uzun süre namaz kıldıklarından ötürü göğüslerine ip bağlıyorlardı. Daha son­ra bu ve “Artık Kur’an’dan kolayınıza gelen miktarı okuyun” (Müzzemmil 73/20) gibi âyet-i kerîmeler nâzil olarak bu ibâdet onlara tahfif edildi. (bk. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, XVI, 172)

Kur’ân-ı Kerîm’in en önemli hedefi ise zat, isim ve sıfatlaryla Yüce Allah’ı tanıtmak ve mü’minlerde yüksek bir mârifetullah bilgi ve şuurunu oluşturmaktır:

Tâ-Hâ Suresi tefsiri için tıklayınız...

Kaynak: Ömer Çelik Tefsiri

Tâ-Hâ Suresi 3. ayetinin meal karşılaştırması ve diğer ayetler için tıklayınız...