Suriye'de Çok Uluslu Hesaplaşma

ÜMMET

Gerek Suriye’de ve gerekse Irak’ta cereyan eden çokuluslu hesaplaşmanın aktörlerinin ne yapmak istiyor? ABD ve Rusya neler yapmak istiyor? İşte senaryolar...

KÜRESEL FELAKETE DOĞRU

Suriye ve Irak eksenli gelişmeler uzun zamandır olduğu gibi dünyanın en önemli gündemi olmayı sürdürüyor. Suriye’deki kriz üzerinden yürüyen uluslararası güç mücadelesinde ipler iyiden iyiye gerilmiş durumda.

Savaş hem siyasi arenada hem cephede bütün hızıyla devam ediyor.

Bölgedeki küresel iktidar paylaşımının nereye doğru evrileceği, daha derinleşip derinleşmeyeceği, nerede duracağına ilişkin sağlıklı bir öngörüde bulunmak gerçekten çok güç. İşin sonunun nereye varacağına ilişkin karamsar hatta korkutucu tahminler, analizler çok daha baskın bir vaziyette seyrediyor…

ÇOK ULUSLU HESAPLAŞMA

Gerek Suriye’de ve gerekse Irak’ta cereyan eden çokuluslu hesaplaşmanın aktörlerinin ne yapmak istediklerini anlamaya çalışalım isterseniz öncelikle. Bölgedeki güç mücadelesi içerisindeki tüm aktörlerin bir ilan ettikleri bir de ilan etmedikleri hedefleri var. Hemen hepsi bölgedeki varoluşlarını “DAİŞ terörü ile mücadele” gerekçesiyle izah ediyorlar. Bu, açıklanan ortak hedef. Bir başka deyişle DAİŞ, herkesin ortak düşmanı. Bölgesel ve küresel tüm aktörler, DAİŞ’i bölgeden temizlemek için mücadele ettiklerini ileri sürüyorlar. Ancak bu masala artık kimse inanmıyor.

Özellikle, Suriye ve Irak’taki hesaplaşmanın baş aktörleri ABD ve Rusya’nın, asıl hedeflerine ulaşma yolunda oldukça kullanışlı buldukları terör örgütü DAİŞ’i bir müddet daha kullanmak istiyor. Bu vakıa bugün artık çok net bir biçimde görülüyor.

ABD ve Rusya gibi Esed rejimi de kendisi için bir anlamda can simidi haline gelen terör örgütü DAİŞ’in en azında şu konjonktürde bertaraf edilmesi taraftarı değil. DAİŞ ile savaşmaktan çok ılımlı muhaliflerle uğraşması bu durumu teyit ediyor zaten.

TÜRKİYE'YE VERİLEN ZARAR

Uluslararası toplum -Batı dünyası diye de okunabilir- kendi halkından 500 bin kişiyi katleden, milyonlarcasını da evinden yurdundan eden bir diktatör olarak Esed’i, DAİŞ karşısında daha tercih edilebilir buluyor. Dolayısıyla Esed rejimi, DAİŞ vakıasının bu konjonktürde ortadan kalkmasını neden istesin ki?

Eli kanlı Esed rejimine karşı savaşan tüm Sünni grupları “Tekfirci” ilan eden İran da, Esed rejimi gibi DAİŞ terörü üzerinden, kendi stratejik hedeflerine hizmet eden uluslararası algıyı zayi etmek istemiyor.

Türkiye, DAİŞ terör örgütünün eylemlerinden en çok zarar gören ülkelerin başında geliyor. Hem içeride gerçekleştirdiği terör eylemleriyle hem de dışarıda onun üzerinden oluşturulmaya çalışılan algı ve kara propaganda yüzünden DAİŞ, Türkiye’ye gerçekten çok büyük zarar verdi. Dolayısıyla bu terör örgütünün ortadan kaldırılmasını en çok Türkiye istiyor ve bu uğurda gerçek mücadeleyi bir tek Türkiye veriyor denebilir.

Fırat Kalkanı operasyonunun başlamasının hemen ardından çok kısa bir süre içerisinde elde edilen başarı, Türkiye’nin bu terör örgütüyle mücadelede ne denli kararlı ve samimi olduğunu tüm dünyaya gösterdi nitekim. Bir ay zarfında 900 kilometre kare terör örgütü unsurlarından temizledi.

Kaynak: Beytullah Demircioğlu, Altınoluk Dergisi, 368. Sayı