Sünnete Sıkı Sarılarak Gönülleri Terbiye Etti

Abidevi Şahsiyetler

Muhammed Zâhid Hazretleri’nin kız kardeşinin oğlu olan Derviş Muhammed Hazretleri, Şehr-i Sebz’in İmkene köyündendir. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh-’ın neslindendir. Dayısı Muhammed Zâhid Hazretleri’nin sohbet ve hizmetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerlemiş ve kendisine hilâfet verilmiştir.

Derviş Muhammed Hazretleri mânevî hâlini gizlemek maksadıyla uzun müddet köylerde talebelere Kur’ân-ı Kerîm tâlim edip dînî bilgiler vermekle meşgul oldu. Gâyet sâde ve mütevâzı bir hayat yaşadı. İnsanlar seneler sonra Kübrevî halîfelerinden Nûreddîn Muhammed Hâfî’nin işaretiyle onun büyük bir Hak dostu olduğunu fark ettiler. Bundan sonra halkın, Derviş Muhammed Hazretleri’ne alâkası giderek arttı, etrâfında sohbet halkaları teşekkül etmeye başladı.

Derviş Muhammed Hazretleri ziraatle meşgul olup geçimini el emeği ile temin ederdi. Her zaman takvâ ve azîmetle amel etmeye îtinâ gösterirdi.

Medrese ilimlerine vâkıf olduğu ve bilhassa hadis dersleri verdiği kaydedilen Derviş Muhammed Hazretleri, tasavvufun derin meselelerine dâir bir risâle de te’lif etmiştir.

EFENDİMİZ'İN SÜNNETİNE SARILARAK MANEVİ TERBİYEYİ ÖNEMSEDİ

Talebelerine ve kendisinden nasihat isteyenlere, bid’atlerden kaçınarak Sünnet-i Seniyye’ye uygun bir hayat yaşamalarını tavsiye ederdi. İnsanların tasavvufî edeplere riâyet etmelerini isterdi. Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in Sünnet’ine sımsıkı sarılan mürşid-i kâmillerin irşâdına gönül vererek mânevî terbiyelerine girmenin çok mühim olduğunu söylerdi.

Zira hakîkî mürşid-i kâmillerin telkin ettikleri mânevî terbiye usulleri ve edepler, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in “tezkiye” vazifesinin zaman ve mekânlara yayılmış tatbikâtından başka bir şey değildir.

 

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Altın Silsile, Erkam Yayınları