Süluk Ne Demek?

NE NEDİR?

Süluk ne demek? Süluk kelimesinin anlamı nedir? Süluk ifadesinin geçtiği örnek cümleler...

Sü­luk: Bir yo­la gir­me, bir yol tut­ma. Bir ta­rî­ka­te in­ti­sab et­me anlamlarına gelir.

SÜLUK KELİMESİNE ÖRNEK CÜMLELER

Gerçek tasavvuf, İslâmʼın zâhirine ilâveten, bâtın plânında da kavranıp yaşanması gayretinden ibârettir. Bu ise meşhur tâbiriyle; “şerîat, tarîkat, hakîkat ve mârifet” bütünlüğü içerisinde İslâmʼı idrâk etmeyi gerekli kılar.

Hakîkaten bir mü’min, “îmandan ihsâna” giden Hak yolculuğunda mesâfe aldıkça, tefekkürü derinleşir, hayat ve kâinâta bakışındaki ölçüleri, aynı minvalde seviye kazanır:

Meselâ, ilâhî emir ve yasakların -avam ve havâs- bütün insanlığa teklif edilen asgarî seviyesi olan şerîatte; “senin malın senin, benimki ise benimdir” anlayışı geçerlidir.

Kalben istîdatlı kimselerin sülûk ettiği mânevî olgunlaşma yolu olan tarîkatte ise bu bakış açısı; “senin malın senin, benimki de Hak rızâsı için- senin” şeklinde bir fedakârlık mâhiyeti kazanır. Cömertlik ve diğergâmlık, mânevî bir lezzet hâline gelir.

Bunun da ötesinde, Hakk’ın seçkin kullarının erişebildiği hakîkat iklîminde ise; “ne senin malın senin, ne de benim malım benim; hepsi Allâh’ındır!” telâkkîsine ulaşılır. Bu sâyede; “Sevdiğiniz şeylerden (Allah yolunda) infâk etmedikçe birre (hayrın kemâline) aslâ eremezsiniz…” (Âl-i İmrân, 92) âyetinde buyrulduğu üzere, Allâhʼa yakın olabilmek için Oʼnun uğrunda en kıymetli varlıklarını bile fedâ edebilecek bir gönül kıvamına erişilir.

*****

Kurʼân ve Sünnet ölçülerine göre düzenlemeyen, dînin zâhirî mükellefiyetlerini ihmâl eden bir kimsenin dilinden, ne kadar tasavvufî ifâdeler dökülürse dökülsün, o kimse, gerçek mânâda tasavvuf ehli olamaz.

Meselâ mîras meselesini, dünyevî menfaatine uymadığı için, ilâhî emirlere göre tanzim etmekten kaçınan bir müʼminin, seyr u sülûk yolunda bir mesafe katetmesi düşünülemez.

*****

Mürşid-i kâmillerin yaptıkları hizmet; peygamberlerin bu tezkiye vazifesinin îfâsı ve devâm ettirilmesi gayretinden ibârettir. Bu yönüyle tasavvuf; Peygamber Efendimiz’e vâris olmuş gerçek mürebbîlerin elinde, nefsin tezkiye, kalbin tasfiye edildiği mânevî bir mekteptir. “Seyr u sülûk” da, bu mânevî terbiye mektebine girerek insan-ı kâmil olma yolunda mesâfe almaya gayret etmekten ibârettir.

*****

“Keşif ehli sâlik ile keşfi kapalı sâlikin hâli, gözü gören ile gözü görmeyen iki kişinin Hicaz seferine benzer. Her ikisi de yol boyunca devamlı olarak gâyelerine yaklaşmaktadırlar. Fakat gözü görmeyenin sevâbı daha çoktur. Seyr u sülûkte de, keşfi olmayan sâlik, her ne kadar görünmüyorsa da, devamlı terakkî hâlinde olduğu için, keşfi açık olandan daha kazançlıdır.”