Sultan 1. Ahmet'in Hediyesi

Kıssâlar

Câhil ve görgüsüz kimselerin, ârif ve olgun kimseler hakkındaki ileri-geri konuşmaları, o zâtların kıymetinden bir şey kaybettirmez.

Şeyh Sâdî Hazretleri buyurur:

“Engin deniz, kirli bir taşla bulanmaz. İncinen müʼmin, henüz sığ sudur (yani ham hâldedir).”

“Hakkʼa yakınlık kazanmış, mârifetten nasip almış bir müʼmin ise, edep mahrumu câhillerden hakaret görürse, kırılmaz ve gücenmez.”

“Bir tâlihsiz taş, bir altın kâseyi kırabilir, ama ne taşın kıymeti artar, ne de altının değeri eksilir.”

Câhil ve görgüsüz kimselerin, ârif ve olgun kimseler hakkındaki ileri-geri konuşmaları, o zâtların kıymetinden bir şey kaybettirmez.

Küçük ve sığ sular, en ufak bir pislikle kirlenirler. Ancak derya misâli engin sular kolay kolay kirlenmez, bilâkis kendilerine atılan kirli nesneleri bile kirlerinden arındırırlar. Gâfil ve nâdan kimselerin yaptığı kabalıklar, attığı çamurlar ve ettiği hakâretler de deryâ gönüllü kâmil müʼminlerin kalbî muvâzenesini aslâ sarsamaz.

HEDİYE KISSASI

Şu hâdise, bu hususta ne güzel bir misaldir:

Bir gün Sultan Ahmed Han, çok sevdiği üstâdı Hüdâyî Hazretleri’ne kıymetli bir hediye göndermişti. Fakat Hüdâyî Hazretleri, devlet ricâlinden hediye alma alışkanlığı olmadığı için kabûl etmedi. Bunun üzerine hediyeyi artık uhdesinden çıkarmış olan Sultan Ahmed Han, onu devrin şeyhlerinden Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’ne gönderdi. Abdülmecîd Sivâsî Hazretleri’nin hediyeyi kabûl etmesi üzerine de onu bir ziyareti esnâsında:

“–Efendim! Ben bu hediyeyi daha evvel Hüdâyî Hazretleri’ne göndermiştim; kabûl buyurmamıştı. Fakat siz kabûl buyurdunuz!” dedi.

Sultânın murâdını anlayan Sivâsî Hazretleri şu hikmetli cevâbı verdi:

“–Sultânım! Hazret-i Hüdâyî bir ankâdır ki, lâşeye tenezzül etmez!”

Bu cevaptan memnun olan Sultan, aradan birkaç gün geçtikten sonra Hüdâyî Hazretleri’ne uğradı. Ona da:

“–Efendim! Sizin kabûl etmemiş olduğunuz o hediyeyi Abdülmecîd Efendi kabûl buyurdu.” dedi.

Hazret-i Hüdâyî de mütebessim bir çehre ile:

“–Sultânım! Abdülmecîd Efendi bir deryâdır. Koca deryâya bir damlacık mâsivâ kiri düşmesi, onun sâfiyetine zarar vermez!” buyurdu.

Diğer taraftan; “Meyveli ağaç taşlanır.” denilmiştir. Kâmil müʼminler de, kendilerine gelebilecek taşlara hazırlıklı olmalıdırlar.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Hak Dostlarından Hikmetler 1, Erkam Yayınları, 2013